Özlenen Rehber Dergisi

101.Sayı

Güncel; Mü'minlerin Ramazan Sevinci

Nurettin TAHİR Özlenen Rehber Dergisi 101. Sayı
İman ehli olarak sevinçliyiz. Zira Cenâb-ı Hakk’a çokça hamdü sena etmemizi gerektirecek Ramazan ayına kavuşmak gibi büyük bir nimete ermiş bulunuyoruz. Efendimiz (s.a.v.) Recep ve Şaban ayı boyunca:
أَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَنَا ف۪ي رَجَبَ وَشَعْبَانَ وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ

’Allah’ım! Recep ve Şa’ban (ayın)da bize bereket ver ve bizi Ramazan (ayın)a ulaştır.’ (Bezzâr, Müsned –el-Bahru’z-Zehhâr-, c.13, s.117, h.no:6496) diye dua ederek hep ona kavuşmayı dilemiştir. İçerisinde oruç, teravih, iftar, sahur, zekât ve sadaka gibi birçok ibadetin bir araya gelerek hayır kapılarının açıldığı, şeytanlara bukağı ve zincirlerin, şer kapılarına ise kilitlerin vurulduğu bu mübarek ayın başlangıcında sahâbelerini müjdelemiş, bu aydaki fazilet ve hayırları hatırlatarak ondan en güzel bir şekilde istifade etmelerini ihtar ve tavsiye etmiştir.
Efendimiz (s.a.v.), Şâban (ayın)ın son gününde sahâbesine hitaben bir hutbe irat ederek şöyle buyurmuştur: ’Ey insanlar! Sizi büyük bir ay, mübarek bir ay, içerisinde bin aydan daha hayırlı bir gece (yani kadir gecesi) bulunan bir ay gölgeledi. Allah, o (ayın) orucunu farz, gece ibadetini nafile kıldı. Her kim o (ayda) hayırdan bir hasletle (Allah’a) yakın olmaya (çalışırsa), diğer (aylarda) farz işleyen kimse gibi olur. Her kim o (ayda) bir farz işlerse, diğer (aylarda) yetmiş bin farz işleyen kimse gibi olur. O, sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. (O), yardımlaşma ayıdır, mü’minin rızkının arttığı bir aydır. Her kim (Ramazan’da) bir oruçluyu iftar ettirirse, bu (onun), günahlarının bağışlanmasına, cehennemden azat olmasına (sebep) olur ve (oruçlunun) sevabından hiçbir şey eksiltilmeksizin onun için sevap vardır.’ (Ashap): ’(Yâ Rasûlallah)! Hepimiz, (yanımızda) oruçluyu iftar ettirecek bir şey bulamıyoruz?’ deyince Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Allah bu sevabı, oruçluya bir hurma veya bir içim su yahut bir yudum süt karışığı ile iftar ettirene de verir. O, öyle bir aydır ki,
أَوَّلُهٌ رَحْمَةٌ başı rahmet, وَأَوْسَطُهُ مَغْفِرَةٌ ortası mağfiret وَآخِرُهُ عِتْقٌ مِنَ النَّارِ ve sonu cehennemden kurtuluştur. Bu ayda hizmetçisinin yükünü hafifleteni Allah bağışlar ve onu cehennemden azat eder. O (ayda), şu dört hasleti çok işleyiniz. Bunlardan iki hasletle Rabbinizi razı edersiniz. Ve (diğer) iki hasletten de müstağni sayılmazsınız.
Rabbinizi razı edeceğiniz iki haslet şunlardır:
فَشَهَادَةُ أَنْ لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ
1- Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına şahadet etmek. (yani kelime-i şahadet ve kelime-i tevhidi çokça söylemek)
وَتَسْتَغْفِرُونَهُ 2- Ondan mağfiret dilemeniz. (yani çokça tevbe istiğfarda bulunmak)

Müstağni olmadığınız iki haslete gelince: فَتَسْأَلُونَ اللّٰهَ الْجَنَّةَ 1- Allah’tan cenneti istersiniz. وَتَعَوَّذُونَ بِه۪ مِنَ النَّارِ 2- Cehennem’den ona sığınırsınız. Her kim bir oruçluya su verirse Allah da ona havzımdan öyle bir içecek verir ki, cennete girinceye kadar hiç susamaz.’ (Sahîh İbn-i Huzeyme, Sıyâm, 8, c.3, s.191, h.no:1887)
Ramazan ayı, mü’minin hayatının tamamıyla değiştiği, ibadet ve itaate odaklandığı, adeta cennet yaşantısına dönüştüğü bir aydır. Bu ayda, Cenâb-ı Hakk’ın zikrinin, itaat ve ibadetinin nurunun, varlığın her zerresine sirayet ettiği, mü’minler tarafından müşahede edilen bir hakikattir. Zira, Cenâb-ı Hakk’ın katında, arşta, cennette, melekut aleminin her bölümünde Ramazan’a hazırlık vardır. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
’Ramazan ayının girmesinden dolayı seneden seneye Cennet’e haber verilir ve süslenir. Ramazan ayının ilk gecesi olunca, arşın altından ’Mesire’ denilen bir rüzgâr eser. Cennet ağaçlarının yapraklarını, kapılarının halkalarını sallar. Dinleyenlerin hiç duymadıkları güzel sesler onlardan duyulur. Hûr-i iynler süslenir… Allah Azze ve Celle şöyle buyurur: ’Ey Rıdvan! Cennetlerin kapılarını aç. Ey Mâlik! Cahîm (Cehennem)’in kapılarını Muhammed’in ümmetinden oruç tutanlara kapat. Ey Cibril! Yeryüzüne in. Şeytanların azgınlarını bağla, bukağı ve zincirlere vur. Ve sonra onları denizlerin derinliklerine at ki, Habibim Muhammed’in ümmetinin oruçlarını ifsat etmesinler.’ Allah Azze ve Celle şöyle buyurur: ’Ramazan ayının her gecesinde bir münadi üç defa; ’Benden bir şey isteyen var mıdır, (istediğini) vereyim! Tevbe eden var mıdır, tevbesini kabul edeyim! İstiğfar eden var mıdır, onu bağışlayayım!’ der.’ (Beyhakî, Şuabu’l-Îmân 23, c.3, s.335)
Cenâb-ı Hakk’ın rahmetle, mağfiretle, Rasûlullah (s.a.v.) ve sahâbesinin ise sevinçle, hamdü sena ile karşıladığı bu aya kendimizi hazırlamalıyız. Belki de son defa idrak edeceğimiz bu mübarek aydan en güzel bir şekilde istifade etmeye gayret göstermeliyiz. Rasûl-i Ekrem Efendimizin:
رَغِمَ أَنْفُ رَجُلٍ دَخَلَ عَلَيْهِ رَمَضَانُ ثُمَّ انْسَلَخَ قَبْلَ أَنْ يُغْفَرَ لَهُ
’Üzerine Ramazan’ın girdiği sonra da bağışlanmadan çıktığı kimsenin burnu (yere) sürünsün.’ (Tirmizî, Deavât, 101) buyurarak haber verdiği, ramazanın kalbine ve yaşantısına uğramadığı mahrumlardan olmamak için bu aya gereken önemi göstermeli, bu aya has olan teravih, mukabele, itikâf gibi ibadetlere iştirak etmede gayretkar olmalıyız.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.