Özlenen Rehber Dergisi

33.Sayı

Bir Gönül Münşii Hz. Abdullah Faruki (rh.a)

H. İbrahim ŞEN Özlenen Rehber Dergisi 33. Sayı
Ne zaman, Abdullah Farukî el-Müceddidî (k.s.) Hazretlerini anlatmak arzusu doğsa içimde, sanki tam anlatamayacakmış, eksik kalacakmış gibi bir hisse kapılırım. Onu kâmilen anlatmak benim için mümkün değildir. Ancak, kendilerini andığımız şu hüzünlü günlerde az da olsa ondan bahsetmek, kadr-ü kıymetini bizden çok daha iyi bilip anlayacağına inandığım kardeşlerime sadece vesile kabilinden bir hizmet sunabilmek için Rabbime sığınarak, O’ndan yardım diliyor ve tevfikiyet lütfetmesini, razı olmasını umuyorum.
Yalnız, yine belirtmeliyim ki anlatacaklarım, kendi acizliğim nispetinde, görebildiğim anlayabildiğim kadarıyla sınırlı olacaktır. Çünkü onu en iyi anlatabilecek olanlar, en iyi anlayanlardır. En iyi anlayanlar ise en çok istifade etmiş olan seçkin dostlarıdır...
’Şu ana kadar Allah’ın sana en büyük ihsanı nedir?? diye sorsalar, ’Rabbimin sayılamayacak kadar çok bunca nimeti ile beraber en başta iman, din lutfu ile birlikte, Abdullah Farukî Hazretlerini ve bu sünnet-i seniyye yolunu tanıtmasıdır.? derdim. Bu nimetin büyüklü-ğünün farkında olmakla birlikte, belki gerçek anlamda anlayamamak gibi sebeplerle maalesef hakkıyla kıymet bilip değerlendiremediğimi itiraf etmeliyim.
O her yönüyle mükemmel bir insandı. Tanıdığım on beş yıl zarfında gördüğüm en müşfik insandı, hatta öz babamdan daha müşfik. En cömert insandı. Hep kendi ikram etsin isterdi. Bir defasında bir arkadaşımla birlikte memleketimden Ankara’ya ziyaret için gelmiştik. Vakit öğleyi geçtiği için yemeğimizi yemiş daha sonra dükkâna gitmiştik. Hoş beş hâl hatırdan sonra ’Evlâdım yemek yediniz mi?? diye sordu. Hatamı hemen anladım, utana sıkıla ’Evet Efendim? diyebildim. ’Oğlum ben sizin memleketinize gelsem de yemeği başka yerde yedikten sonra size gelsem ne yaparsın?? demişti. ’Efendim, üzülürüm.? dedim. ’O zaman bir daha böyle yapma.? diye tembih etmişti.
O’nun hangi güzelliklerini sayayım ki? O, tanıdım dünya yıldızlarının en cesuru, en edeblisi, en gayretlisi, en halimi, en mütevazısıydı... Kısacası o, gerçek bir varis-i nebiydi. Ömrü, Rasûlullah’ın, güzide ashabının ve ehl-i beytinin aşkından yanmakla geçti, hep sevdi, hep sevdirdi. Dini yaşamadaki kararlılık ve ciddiyeti, anlayışındaki incelik ve feraseti nice genç gönülleri, ölü kalpleri, gaflet denizinde boğulmak üzere olan nefisleri ihya etti.
O’nun ahlâkını soranlara ’Siz hiç Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizin hayatını, ahlâkını okumadınız mı?? Onun ahlâkı, yaşantısı İki Cihan Serveri’nin (s.a.v.) ahlâkı idi. Gayesi ve gayreti bu ahlâk üzere yaşamak, bunu muhafaza etmek ve yaymaktı. Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizin hadis-i şeriflerini okudukça, Mübarek Üstad’ımıza olan sevgi ve hayranlığımız kat ve kart artardı, hâlâ da artmaktadır. Zira Rasûl-i Kibriya (a.s.) Efendimizin sünnetlerini okudukça gözümün önüne kadrini bilemediğim Üstad’ım gelir de; yaptığı ibadetlerin, hareketlerin, olaylar karşısındaki tavırlarının ve aldığı kararların, insanlarla münasebetlerinin sünnet-i seniyyenin birer yansıması olduğu görürüm. Onun Peygamberimizi tanıması sadece bilgi düzeyinde değildi, bilakis o Rasûl-i Zîşân’ın ahlâkında kemalât bulmuş, nebevî hayatta yok olmuştu. Bu ifade ve tanımlamaların isabetini ancak o büyük âlimi tanıyanlar, ahlâk ve yaşantısında bir an bile sünnet üzere yaşamaktan gafil olmayışını yakinen müşahede edenler elbette daha iyi bilmektedirler.
Onun güzel ahlâklarından birisi de, ihvanının dert ve sıkıntılarıyla ilgilenmesi, yakın uzak demeden ulaşımın bu güne göre çok daha zor olduğu dönemlerde dahi seyahatler, ziyaretler yapması ve irtibatı kesmemeleriydi. İleri yaşına ve bedenî rahatsızlıklarına rağmen yurt dışı seyahatleri, saatlerce süren yurt içi gezileri kimi zaman sadece bir tek fert için olabilmekteydi. O, gönül insanı olan bir tek kişi için binlerce kilometreleri kat etmeyi göze alan ve talebelerinden büyük küçük demeden asla vazgeçmeyen bir insandı. İl, ilçe ve hatta ücra köylere, mezra ve yaylalara giderek sünnet-i seniyyeyi yaşama noktasındaki tebliğ ve irşat faaliyetlerine belli bir disiplin içinde devam eder, sıkıntıda olanlara yardımcı olur, hasta olanları ziyaret eder, dualarda bulunurdu. Bu geceli gündüzlü gayretleri genç ve sağlıklı insanların dahi takatini zorlayacak yoğunluktaydı. Gidemediği ve ihvanının da gelemediği zamanlarda mektup ve telefonla irtibatı muhafaza ederdi. Bazen kendileri talebelerini ziyarete niyet ettiklerinde latife ile ’Bizi davet etmiyor musun?? buyurarak niyetlerini izhar ederlerdi. Bu ziyaretleri, ne yeni yerler görmek ne de dünyalık başka bir amaç içindi. Allah’ın (c.c.) dinini, bu yolun güzelliklerini bir gönle daha taşıyabilmek ve nakşetmek içindi. İnsanların hata ve kusurlarını görmezlikten gelip onca cefaya talip oluşu, hiç dünyalıkla izah edilebilir mi? Cennet, mekânı olsun Efendim, bir tek insana daha, faydalı olabilmek için zaten işini gücünü de bırakırdı.
1986 yılında Balıkesir’de askerlik görevimi ifa ediyordum. Efendimle mektuplaşıyorduk, telefon imkânı pek yoktu. Bir gün çarşıya gitmek için birlik nizamiyesinden çıkarak otobüs durağında araba beklerken, karşıdan gelen bir arabaya bakarak ’Keşke şu arabada Efendim olsa!? diye gönlümden geçirmiştim... Derken takriben aradan bir hafta geçmişti. Bölük komutanı beni çağırarak çarşıya çıkmak isteyip istemediğimi sordu. Çarşıya çıkmaya pek hevesli olmadığımdan, düşünmediğimi söyledim. Bu defa kendisinin çarşıda bana yaptırmak istediği bir işi olduğunu anlayarak çıkmak istediğimi söyledim, emanetlerini aldım ve nizamiyede otobüs beklemeye başladım. Yalnızdım, bir an gözlerim karşıdan yaklaşmakta olan bir arabaya odaklandı. Araba yaklaştıkça hayret ve heyecanım artmaya başladı. Bir de ne göreyim önde oturan Kıymetli Efendim Abdullah Farukî Hazretleriydi. Layık olmadığım hâlde Ankara’dan Balıkesir’e kadar lütfetmiş zahmet buyurmuştu. Rabbimin takdirine bakın ki karşılamaya bir takım sebepler zuhur ettirerek beni çarşıya çıkarmış ve bir arama ve sorma gayreti çekmeden Efendi’mle karşılaştırmıştı.
Abdullah Farukî el-Müceddidî Hz.leri Efendimizin ihlâsla yaptığı çalışmaların bereketi çok açık görülür, vardığı her meclis şenlenir, ayak bastığı her yer şereflenirdi. Çünkü o, En Şerefli İnsanın (s.a.v.) varisiydi, evlâd-ı Rasûl idi. Huzurunda gönüllerde dünyalık tasa kalmaz, acılar unutulurdu. İnsan, kendisini emniyette hissederdi.
Kimsenin eline bakmaz, ticaretle uğraşır, alnın terini, elinin emeğini yer ve dağıtırdı. Dünya işlerinin bizleri başka hiçbir şey düşünmeyecek kadar meşgul ettiği günümüzde, işinin başından hiç ayrılmamak ve sürekli daha çok kazanma gayreti yerine işini organize ettikten sonra İslâm’ı daha iyi yaşama ve yaşatma konusundaki gayret sar eder, dünya ve ahiret dengesini en güzel bir şekilde korurdu. İşiyle meşgulken de aslî vazifesi olan kulluğun gereklerini asla ihmal etmezi ama dünyalık işlerini de bir tertip ve düzen içinde kalbî meşguliyet oluşturmasına izin vermeyecek kadar da titizlikle yerine getirirdi.
’Öyle babayiğitler vardır ki, onları ne bir ticaret ne de bir alış-veriş Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alı kor. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.?(Nûr, 24/37.)
Rabbim bizlere, o güzel örneği en iyi şekilde anlayan, yaşayan, anlatan, berrak yolunu devam ettirenlere kayıtsız şartsız tabi olabilmeyi nasip buyursun. Bizlere, bu güzelliklerin yaşanma ve yayılmasında birer hizmet eri olabilmeyi nasip eylesin inşallah.
Onun bizlere olan hangi iyiliğine teşekkür edelim, buna güç yetirebilelim ki? Âcizim...

Vuslatınla seven çok gönlü yaktın
Şükür ki, bizlere sahip bıraktın
Teşekkür etmede aczi anladım
Sana teşekkürler, azdır Efendim.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • ali kocabaş

    tebrikler Allah kaleminize yüreğinize kuvvet versin

  • mücahid

    helal olsun be abim!

  • ali garib

    Bizde sana teşekkürler ederiz kardeş,işte dostun dostu anlayışı,ihlas ve samimiyetinin tezahürü.Mübarek efendimizi bizi tanımada vesile olana duamız dualarımız vardır.Soyadın gibi Rabbim dünya ve ahiretinizi ŞEN etsin.Kişi sevdiğiyle beraberdir buyruğuna istinaden Resülünün yanında da görüşüp buluşmak ümidiyle.

  • erol şen

    çok güzeldi teşekkürler

4 kişi yorum yazdı.