Özlenen Rehber Dergisi

32.Sayı

Murâd-ı İlâhî ve İtminan

Muzaffer YALÇIN Hocaefendi Özlenen Rehber Dergisi 32. Sayı
Bismillâhirrahmânirrahîm
Elhamdülillahi Rabbi’l-Âlemin, ves-salâtü ves-selâmü alâ Seyyidina Muhammedin ve alâ âli Seyyidina Muhammedin ve eshabihi ve ezvacihi ve evlâdihi ve etbaihi ve ehl-i beytihi ve ümmehatihi ve ebihi biadedi külli şeyin fi’d-dünya ve’l-âhireti ve kezalik. Ve’l-hamdü lillâhi Rabbi’l-Âlemin.
Allah’a (c.c.) ve O’nun Rasûl’üne itaat etmek ve bu itaati, edeb-i Rasûlullah ile yapmak, gayeleri yalnızca Hz. Hak (c.c.) olan kulların ahlâkıdır.
Cenâb-ı Hak, emaneti, ancak ehli olana teslim eyler. Onun içindir ki; “Kalpler ancak Allah’ın zikriyle itminan olur.“ âyetinde işaret edilen mutmain olma nimeti, Yüce Sübhân’dan gayrisini gönülden söküp atarak Zât-ı Zülcelâl’i zikreden Hak dostlarının nimetidir. Zira Allah’ın dostları, her nerede olurlarsa olsunlar, orda Allah’a itaat varsa gönülleri hoşnut olur. Bu hususta da bütün güzelliklerin kendilerinde tezahür ettiği Sahabe-i Kiram ne güzel bir örnektir!
Onların dini yaşayışlarındaki vakarları ve istikametleri, gönüllerinin Hz. Allah’a itaat hususundaki kuvvetinin bir neticesidir. “O mü’minler ki Allah’ın ismi anıldığı zaman onların kalpleri titrer ve Allah’ın âyetleri okunduğu zaman onların îmanları artar.” âyet-i celîlesi bu güzel insanların yüksek ahlâkını izhar etmektedir. Onlar, bu büyük samimiyet, sevgi ve itaatlerinin tesiriyle öyle bir ruh kuvvetine sahiplerdi ki, “Allah (c.c.) onlardan razı, onlar da Allah’tan (c.c.) razıdır.” İlâhî fermanının muhatabı oldular.
Allah (c.c.) için Cenâb-ı Hakk’ın yoluna, o teslimiyeti, o sadakati gösterenler, vallahi karşılığını Cenâb-ı Hak’tan alırlar. Hakk’ın dostları da, Cenâb-ı Hakk’ın katındaki bu büyüklüklere Hz. Allah’a ve O’nun Habib’ine gösterdikleri sadakat ve teslimiyetle kavuştular. Yakınlık nimetinden istifade etmek isteyen kişiye düşer ki; o sadakatten hisseyâp ola...
Allah dostlarının sevgileri öyle sevgilerdir ki; insanın kendisine ait olan ahlâkları, her şeyi alır götürür. Çünkü onların sevgilerinde Allah’ın rızası vardır. Gönüllerin, Hak dostunun aşkıyla beraber olması ise, o gönlün tertemiz olmasına bağlıdır... Allah dostuna olan aşk öyledir ki; nasıl ki çocuk annesinin göğsünden sütü çeker alır; o sevgi ve iştiyak da, dostun gönlündeki Hak sevgisini çeker alır. Allah (c.c.) dostlarına verdiği o sevgiye öyle büyük vazifeler yüklemiştir ki, o gönle kapı açan bütün gönül sahiplerini Allah ve Rasûl’ünün sevgi ve itaatine taşırlar. Allah (c.c.) onlara bu kuvveti verir ki; onlar, Hak ehli olup da gönlünü Allah’a teslim edenlere bu nimetleri açsınlar.
Allah (c.c.) dostlarına öyle bir tasarruf ve güç vermiştir ki; aslanlar nasıl ki ormanların her bir yerini karış karış bilirlerse, Hak dostları da saliklerin kalplerini, gönüllerini adım adım bilirler. Cenâb-ı Hakk’ın dostları, nefsini tezkiye etmek isteyen her nefis sahibinin o nefsî hezeyanlarından bir bir haberdardırlar.
Cenâb-ı Hakk’ın dostları, dünyanın kargaşasıyla dağılan, istikametten uzaklaşan gönülleri, Allah’ın murad ettiği istikamete çeken rahmet vesileleridir. O rahmetin eseri olarak; nazarları hak, sözleri hak, gidiş ve gelişleri hak üzeredir. Onların gönülleri ancak Allah’ın yakınlığıyla sükûn bulur. Cenâb-ı Hakk’ın onların gönüllerine açmış olduğu ilâhî rahmet, itaatini murad ettiği kulların kalbine uzanan ve onları Allah’a kulluğa seçen ‘hablü’l-verid’ gibidir. Onların gösterişleri, avamın ihlâsından Allah’ın nezdinde daha kıymetlidir.
Allah (c.c.), dostlarını, kullarının arasından Kendi muradı üzere çekip alır. Yakınlık ilimlerini kalbine ilka eder. Bir mıknatıs misali, kum yığınının içerisinde cinsi olan şeyi çekip alır.
Onların nazarları, insanın gözlerini, Rasûlullah’ı gören Sıddîk-ı Ekber’in gözleri gibi kılar. Aliyye’l-Murtaza gibi Rasûl-i Kibriya Efendimizi sevme yolarını alıştırır. “İnsanlar, Cenâb-ı Hakk’ın, dostlarına vermiş olduğu kıymeti şu gözleriyle görmüş olsalardı, vallâhî o gönülde yer alabilmek için derisini kazar da altına girmeye çalışırdı.” Bu, Mübarek Efendim Hz. Abdullah Farukî el-Müceddidî (k.s.)’nin sözüdür elhamdülillah.
Allah’ın dostları, Allah’ın itibar ettiği şeylere itibar eder. Cenâb-ı Hakk’ın kıymet verdiği şeylere kıymet verirler. Diğer şeyler, sadece bizim yaşantımızı devam ettirmek cinsinden ihtiyacımız olan şeylerdir.
Allah dostunun insanda talip olduğu esas şey kalptir. Onun sahibidir. Onun, kalbin dışındaki her şey sizin olsun... O, Allah’a ait olanı O’na ait, O’na has kılmaya, O’nun huzuruna çıkmaya layık gönüller haline getirmeye çalışır. Hazreti Abdülkadir Geylânî Hazretleri buyuruyor ki: “Evladım, benim size talip oluşum yine sizin içindir. Rabbim bana kat be kat verdi; ama benim size talip olmam sizin de bu nimetlere mazhar olmanız içindir.” Allah (c.c.) zaten onları dost edinmiş, o dostluğu da kullar vermemiş, Yaratan (c.c.) vermiştir. Onlar ‘Varis-i Nebî’dir. Kendileri peygamber değildirler asla; ama peygamber vazifesi yaparlar. İnsanlara, Allah’ı sevmeyi, Rasûlullah’ı sevmeyi, Rasûlullah’ın ahlâkını alıştırırlar...
Rabbim şefaatlerine mazhar kılsın inşallah.
* * *
Mürşidimizi çok sevmemiz lazımdır. Bu sevgideki noksanlığımızı gidermemiz gerekir. “Seviyoruz hocam!” diyorsanız, seven insanda mürşidinin ahlâkı olur, onun aşkından bir eser olur. Onun ahlâkına tâbî olunmuyorsa, o sevginin tesirini bulmak da mümkün değildir. Biz diyorduk ki; “Mübarek Efendim! Senin yoluna canımız kurban olsun.” Hep yalanmış!.. Mürşidinin adına canını veren, yoluna hizmetten geri duruyor(!). Bu nasıl can vermedir? Onun ahlâkını yerine getirmiyor!.. Bu nasıl can vermedir?.. O Allah dostunun o güzel ahlâkından istifade edilmeyecek ise, kendi ahlâklarımızla hareket edilecekse; bu kadar masrafa, bu kadar zahmete gerek yoktur.
Cenâb-ı Hakk’ın Gayyûr sıfatı vardır. Kıskançtır. O’nun (c.c.) kıskanç oluşu, kulunun kalbinde kendi Zât’ının sevgisinden başka sevgilerin bulunmasıdır. Allah’ın yüce ahlâkıyla ahlâklanan Hak dostlarında da bu haslet vardır ki; onlar da evlatlarının, Allah ve Rasûl’ünün yolunun dışındaki yollara kaymalarına karşı çok kıskançtırlar. Mürşidimizle gönül birliğimiz olmadığı zaman, Cenâb-ı Hakk’ın rahmeti üzerimizden çekilir. Zira böylece kendi sûî ahlâklarımızla, hâllerimizle kalırız. Eğer bütün azalarımıza Allah dostunun ahlâkı sirayet ederse; dilimizden Allah dostunun ahlâkının güzelliği dökülür, gözümüz hak üzere bakar, ellerimiz hak üzere tutar, ayaklarımız Hakk’ın razı olduğu yerlere gider...
* * *
Cenâb-ı Hakk’ın nazarını taşıyan sözler, öyle sözlerdir ki; insanın gönlündeki nefse ait olan habaisi dışarı atar. Bu da Allah’ın rahmetindendir.
-------------------
Not: Ehlince, paha biçilmez bir kıymete haiz olduğu hemen fark edilecek olan bu sohbet, tasavvuf yolunun inceliklerinden, Hak dostlarının kemâl vasıflarından, bir gönül fatihinin yetişmesinde Cenâb-ı Hakk’ın hususî nimetlerle takviyesinden ve irşad olmaya talip olan gönül yolcularının gayet tesirli bir yoldan hakkıyla istifadesi için hangi zâhirî ve bâtınî minvallere dikkat etmesi gerektiğine dair, Başyazarımız Sayın Muzaffer YALÇIN Hocaefendi’nin farklı meclislerde yapmış olduğu sohbetlerinden, dergimiz yayın kurulu tarafından derlenmiş ve içeriği kısmen yansıtması düşünülerek, Hocaefendi’nin izni ve tashihi dâhilinde “Murâd-ı İlâhî ve İtminan” başlığı ile okurlarımız olan siz gönüldaşlarımızın istifadesine sunulmuştur.
Dualarınızı bekler, Rabbimizden istifade kapımızı sonuna kadar aralaması temennisiyle...
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • Solfasol

    Mürşidimizi çok sevmemiz lazımdır. Bu sevgideki noksanlığımızı gidermemiz gerekir. ?Seviyoruz hocam!? diyorsanız, seven insanda mürşidinin ahlâkı olur, onun aşkından bir eser olur. Onun ahlâkına tâbî olunmuyorsa, o sevginin tesirini bulmak da mümkün değildir. Biz diyorduk ki; ?Mübarek Efendim! Senin yoluna canımız kurban olsun.? Hep yalanmış!.. Mürşidinin adına canını veren, yoluna hizmetten geri duruyor(!). Bu nasıl can vermedir? Onun ahlâkını yerine getirmiyor!.. Bu nasıl can vermedir?.. O Allah dostunun o güzel ahlâkından istifade edilmeyecek ise, kendi ahlâklarımızla hareket edilecekse; bu kadar masrafa, bu kadar zahmete gerek yoktur.. ANAM BABAM CANIM SİZE FEDA OLSUN YAA ŞAHH..

  • hüseyin çendek

    ALLAH razi olsun,bu güzel bilgilerin akisini bize saglayan bütün kardeslerimizi tebrik ederiz,yorum;bizden sadece sürekli okuyup okuyup tekrar okuyup bilgilenmek. en güzeli'de mübarek efendimiz'e yakin olmak.

  • yunus akdemir

    ALLAH razı olsun efendimizden.bize ne demek düşer ki

  • Cafer CEYLÂN

    Amenna ve Saddakna!.. Kıymetli Üstatımız, Ehl-i Sünnet akide kaidelerini de içine alan bu sohbetlerine: Allah'a ve Rasûl'üne itaat etmek ve bu itaati edeb-i Rasûlullah ile yapmak gayeleri yanlızca Hz. Hak olan kulların ahlâkıdır. diyerek başlamıştır. En son ve en mükemmel din olan İslâm'ın özü de budur. Kalpler; ancak Allah 'ın zikriyle mutmain olur. ayet-i celilesine ne güzel bir tefsir yapılmış. Allah dostu olmak kuşkusuz kolay değildir. Üsadımız, sohbetlerinde Allah doslarının vasıflarından bahsetmiş ve bu bahisleri ayetlerle desteklemiştir. Ayrıca Üstadımız, Allah doslarının bu makama Allah'a ve O'nun Habib'ine gösterdikleri teslimiyetle kavuştuklarını bildirerek bu yakınlık nimetinden itifade etmek isteyen kimsenin tıpkı Allah dosları gibi Allah'a ve Rasûlullah'a sadakat besleyip, Onların emir ve yasaklarına teslim olamalıdır, değerlendirmesinde bulunmuştur. Ve daha sonra Üstadımız, sohbetlerine Allah doslarının vazifelerinden, sırlarından, hakikatlerinden, kıymetlerinden bahisle edünnî bir anlayışla devam etmiştir. Sohbetleri nihayete ererken Mürşidimize karşı nasıl olmamız gerektiği ve şu an itibariyle nasıl olduğumuz noktalarına temas edinilmiş, Canab-ı Hakk'ın Gayyûr sıfatı açıklanmış, Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanmamız gerektiği hatırlatılarak Mürşidimizle gönül birliğimizi sıcak tutmamız gerektiği ifade edilmiştir.Peki bütün bunlardan sonra neler oluyor?... Sohbetin son kısmına bakmamız yeterli. Benim acizene tavsiyem, kardeşlerin bu sohbeti ve bunun gibi sohbetleri ve yazıları hassasiyetle okumaları, düşünmeleri tavsiye edilen, bizlerin dünyevî, uhrevî kurtuluşuna vesile olan bu tavsiyeleri tatbik etmeleridir.

  • aligarib

    İnternet sayfasınna taşınması çok güzel.Allah razı olsun.Efendi hz.lerinin güzelliğiyle M.Hocamın güzel sözleri birleşince bizede okuduk itaat etdik sözü düşer.Hz.Ömer-ül farukiden hırsını alamayan görünce yolunu değiştiren şeytan bizlerle fazla uğraşıyor.Olalım kardeşler tatlı tatlı,zikredelim tatlı tatlı.

  • oaydın

    Siz sevmezseniz biz nasıl sevelim.

  • ömer ersoy

    ne yazalım bize yorum yapmak düşermi mübarek yazmış işte.

7 kişi yorum yazdı.