Hazreti İbrahim Halîlu’r-Rahmân Aleyhisselâm (I. Bölüm)
Putperestliğe karşı dimdik duran ve bütün gücüyle şirke karşı gelen Hz. İbrahim’in (a.s.) nesebi Hz. Nuh’a şöyle dayanır: Hz. İbrahim b. Târah (Âzer) b. Nahor b. Saruğ (Şaruğ) b. Rau (Ergu), b. Falığ b. Âbir b. Şâlıh b. Erfahşed b. Sâm b. Nuh Aleyhisselâm. Hz. İbrahim’in (a.s.) babası Âzer’dir (Târah) . Rivayetlere göre kendisi Harran veya Kusa köyü halkından idi. Tufandan sonra yeryüzünde ilk şehir olan Harran, İbrahim Aleyhisselâmın kardeşi Haran tarafından kurmuştur. Hz. İbrahim’in (a.s.) babasının Âzer olup olmadığı konusunda âlimler ihtilaf etmişlerdir. Bunun nedeni ise Âzer’in putperest bir kâfir olmasıdır.
Arap kültüründe amcaya ve dedeye de baba denildiği için bazı âlimlerin görüşüne göre Âzer Hz. İbrahim’în (a.s.) amcasıdır. Nitekim Kur’ân’da Yakub’un (a.s.) çocukları babalarına: ’Senin ilâhın ve baban İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilâhı olan tek ilaha kulluk edeceğiz’ dedikleri anlatılmıştır. Ayrıca Cenâb-ı Hak Peygamberimiz (s.a.v.) hakkında: ’Secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor)’ buyurmuştur ki bu âyet Peygamberimizin (s.a.v.) ecdadında kâfirin olmadığına işaret eder. Bu görüşe göre Hz. İbrahim (a.s.) ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) atalarından olduğu için, babasının kâfir olamayacağı öne sürülerek, Âzer’in amcası olduğu kanaatine varılmıştır.
İbrahim (a.s.) babası Âzer, Kral Nemrud’un putlarının idare ve bakıcılığı ile görevliydi. Kıtlık sebebiyle de evini Harran’dan Nemrud’un ikamet ettiği Kûsâ’ya taşımıştır.
İbrahim (a.s.) annesi Kernba b. Kûsâ’nın kızı Nuna veya Efrayim b. Ergu b. Falığ b. Âbir b. Şalıh, b. Erfahşed b. Sâm b. Nuh’un kızı Ebyuna idi.
İnsanlar arasından Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya (s.a.v.) şekil ve şemail bakımından en çok benzeyen Hz. İbrahim (a.s.); orta boylu, ak benizli, elâ gözlü, ak saçlı, güzel ve güler yüzlü, açık alınlı, uzunca yanaklı aksakallı idi.
Şerde Çığır Açanların Önde Geleni
Dönemin hükümdarı Nemrud, ilk defa başına taç giyen, yıldızların durumunu ortaya koyan ve onlar hakkında nazariyeler ku¬ran ve ameliyeler yapan küfür ve fesatçılıkta zirve noktayı yaşayan zalim bir yönetici idi.
Hz. Âdem’in (a.s.) oğlu Kâbil’den sonra ilk defa ateşe tapan da yine o oldu. Bir gün yerden bir ateşin çıktığını görünce, önünde yere kapanarak tazimde bulunmuş ve üzerine bir bina yaptırıp, oraya bir de bakıcı vazifelendirmiştir. Böylelikle hem kendisini hem de çevresindeki insanları ateşe ibadet etmeye sevk etmiştir. İnsanları, kendisine tapmağa, ilk defa davet eden de o idi. Böylelikle kendisini ve halkını şirke boğup insanların hüsranına sebep oluyordu.
Nemrud’un zamanında müneccimlik fazlasıyla yaygındı. İnsanlar yıldızlara ait bilgilerle ilgilenerek güneş ve ay tutulmalarının vaktini hesaplardılar. Yıldızları ve mevkilerini belirleyip yaptıkları gözlemler sonucu yıldızlardan bir takım hükümler çıkarırlardı.
Cehaleti Tevhitle Aydınlatan Peygamberin Gelişi
Hz. İbrahim (a.s.) dünyaya teşrif etmeden önce, Nemrud rüyasında, parlaklığıyla ay ve güneşin ziyasını geçen bir yıldızın doğduğunu gördü. Rüyadan son derecede korkan Nemrud Sihirbazları, Kâhinleri ve Kâifleri (iz ve yüz çizgilerinden anlayanları) çağırtıp gördüğü rüyanın hangi manaya geldiğini öğrenmek istedi. Onlar da içinde bulundukları yılda bir çocuğun doğup halkın dinini değiştireceğini haber verdiler. Aynı zamanda bu çocuğun kralın ölü¬müne ve saltanatının zevaline sebep olacağını söyleyerek Nemrud’u endişelendirdiler.
Nemrud önlem alma amaçlı Küfe Babil’inden başka bir köye taşındı. Oradan bütün erkekleri çıkarttırıp yalnız kadınların kalmasını emretti. Her on erkeğin üzerine güvenilir bir gözcü tayin etti. Bununla da kalmayıp doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretti.
Bir gün Nemrud önemli bir iş nedeniyle en çok güvendiği kişi olan Âzer’i çağırtıp ailesine yaklaşmama şartıyla şehre inip işi halletmesini söyledi. Âzer emir olunduğu işi hallettikten sonra dayanamayıp ailesinin durumunu öğrenmek için onları ziyaret etti. Ailesinin yanına varınca, sözünde duramadı.
Bundan dolayı ailesini, Küfe ile Basra arasında Evr diye anılan bir köye kaçı¬rarak oraya yerleştirip her türlü ihtiyaçlarını sağladı.
Endişeli uzun bekleyişin sonunda sihirbazların dediği henüz zuhur etmeyince Nemrud bütün erkeklerin geri evlerine dönmelerine izin verdi. Fakat Hz. İbrahim (a.s.) doğmasına yakın müneccimler tekrar Nemrud’u uyarınca Kral, köydeki her gebe ka¬dını gözaltına aldırdı. Bu esnada yeni gebe olan Hz. İbrahim’in (a.s.) annesi çok genç olması ve gebeliğinin bilinmemesi nedeniyle takibe alınmadı. Vakit gelince zalim Nemrud müneccimlerin bildirdiği ayda doğan bütün bebekleri öldürterek ikinci bir katliama imza attı.
Her ne yaparsa yapsın İlâhî takdirin önüne geçemeyen Nemrud, saltanatını kaybetmemek adına, her şeyi göze almasına rağmen, başına geleceklerden kendisini koruyamadı…
Hz. İbrahim’in (a.s.) hayatının buraya kadarki kısmından anladıklarımızı şu şekilde sıralayabiliriz:
1- Hz. İbrahim, putperestliğin en koyu yaşandığı bir dönemde peygamberlik yapmıştır.
2- Kur’an’da babası diye zikredilen Âzer bir rivayete göre Hz. İbrahim’in (a.s.) amcasıdır.
3- Adeta şer işlemekte ihtisas sahibi olan Nemrud, şirk üzerine şirk ekleyerek halkına puta, ateşe sonunda da kendisine tapılmasını emretmiştir.
4- Cenâb-ı Hak kendisine dayanıp güvenen peygamberini hangi ortam ve zamanda olursa olsun korur ve batıla galip gelmesi için yardım ve desteğini hiçbir an esirgemez.
5- İnsan ne yaparsa yapsın Allah’u Teâlâ’nın takdirinin önüne geçemez. Bu nedenle kadere boyun eğmenin İslam dininde önemli bir yeri vardır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) kadere imanı tavsiye ederek bunun hüzün ve kederi giderdiğini haber vermiştir.
Hz.ibrahim (a.s) - 1
Özlenen Rehber Dergisi 142. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.