Özlenen Rehber Dergisi

136.Sayı

Af Ayında Affa Sarılmak

İsmail KOCABIYIK Özlenen Rehber Dergisi 136. Sayı
Rahmet ve mağfiret ayı olan Ramazan-ı Şerifte, Rabbimizin fazlını ve mağfiretini celp edecek haller içerisinde olmak bir müminin temel vecibelerindendir. Rahmet pınarlarının sağanak sağanak yağdığı, bütün sene boyunca işlemiş olduğumuz günahlara tövbe etmek için rahmet kapılarının sonuna kadar açık olduğu şu mübarek ayda Allah (c.c) bizlere çeşitli fırsatlar sunmuştur. Bu fırsatlardan birisi de istiğfardır, afdır. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) af dileyen ümmetine şu müjdeyi vermiştir: ’Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir (melek) şöyle seslenir: Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel! Ey şer isteyen günahlarından vazgeç! Allah’ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu Ramazan boyunca her gece böyledir.’ (Tirmizî, Savm,1; İbn Mâce, Sıyâm, 2)
Kur’an-ı Kerim’de Cenâb-ı Allah (c.c.) her halde istiğfar getirmemizi bize emrederek Nuh peygamberin diliyle şöyle buyuruyor: ’Dedim ki: ’Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü o çok bağışlayıcıdır’. (Nuh sûresi, 71/10)
İstiğfar, kulun bulunduğu halden vazgeçip, Rabbine rücu’ etmesi ve af talebinde bulunmasıdır. Çünkü kim O’na tevbe ederse; ne kadar küfür ve şirk günahına batmış olursa olsun O, tevbe edenin tevbesini kabul eder. Muhakkak ki Rabbimiz Ğaffâr olandır.
İstiğfarın kula kazandırdıkları

Hz. Nuh (a.s.) kavmine tevbe ve istiğfarda bulunmaları ve tevbe sonunda neler kazanacaklarını haber vermek için şu ifadelerle sesleniyor:
"(Rabbinizden bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin.’ (Nuh sûresi, 71/11-12)
İstiğfar getirmek, Allah’tan bağışlanma dilemek, bereketin ve bolluğun artmasını sağlar. Çünkü fakirlik, kıtlık, korkular ve acılar, masiyetlerin getirdiği bir uğursuzluktur. Tevbe edip mağfiret dileyecek olurlarsa bu uğursuzluk ve bela ortadan kalkar, hayır ve bereket geri döner. Böylelikle mal, bolluk, mahsuller, meyveler çoğalır. Rahat, huzur, mutluluk ve istikrar her tarafı kuşatır. Size pek çok mal ve hayırlar ihsan eder. Güvenlik, refah, istikrar ve mutluluk duygusu dolayısıyla soyunuzu, çoluk çocuğunuzu arttırır. Size ağaçlarla, mahsullerle, meyvelerle donanmış yemyeşil bahçeler verir. Ekini, mahsulleri, geliri artıran akar tatlı suları olan ırmaklar ihsan eder.
Bundan dolayı istiska namazında (yağmur duasında) mağfiret dilemek emrolunmuştur. Günümüzde toplumumuz, bereketin kalktığından yağmurların eskisi gibi yağmadığından şikâyet etmektedirler. Tüm bunların sebebini toplum olarak kendimizde aramalıyız. Kendimize dönüp bakmamız ve istiğfar getirirken de Allah’ın hükmüne, tevbeye bütün gücümüzle sarılmak ve hayrı kazanma yolunda büyük gayret içinde olmamız lazımdır.
İstiğfar sadece günah işlenişten sonra mı olur?

Selef-i sâlihin: "İstiğfarda mı bulunayım, tesbihat mı yapayım?" diye soru soranlara şu cevabı vermişlerdir: "Kirli elbise, buhurdan (kokudan) ziyade sabuna muhtaçtır."
Şu halde tevbe ve istiğfar için illa da günah işlemiş olmak gerekmez. Allah’a dua vs. şekilde ibadet edecek olan kimsenin buna "tevbe ve istiğfar"la başlaması, kirlerden temizlenmesi gerekir. Zîra temizlerin duası daha çabuk icâbet görür. Nitekim Hz. Peygamberimiz (s.a.v.):
’Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’tan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim.’ (Buhârî, Daavât 3.)
Eş-Şa’bî anlatıyor:
Hz. Ömer (r.a.) yağmur duasına çıktı. Geri dönünceye kadar Allah (c.c.)’dan mağfiret (istiğfar) ve af dilemekten başka bir şey yapmadı. Onlara yağmur yağdırılınca, yanında bulunanlar: Biz senin yağmur için dua ettiğini görmedik, dediler. Hz. Ömer efendimiz de: Ben kendisi sebebiyle yağmurun yağdırılması istenen semanın yağmur yağdırma sebeplerinin tümünü zikrederek yağmur talebinde bulundum, dedikten sonra: "Hepiniz mağfiret dileyin. Çünkü O, çok mağfiret edicidir. Böylece O üzerinize semayı (yağmuru) bol bol salıverir" ayetini okudu.
İbn Subayh anlatıyor:
Bir kişi Hasan-ı Basrî’ye kuraklıktan şikâyet etti. Ona: Allah’tan mağfiret dile, dedi. Bir diğeri ona fakirlikten şikâyet etti, ona da: Allah’tan mağfiret dile, dedi. Bir başka kişi ona: Allah’a dua et de bana bir oğul ihsan etsin, dedi. Ona da: Allah’tan mağfiret dile, dedi. Bir başkası bahçesindeki kuraklıktan ona şikâyet etti, ona da: Allah’tan mağfiret dile, dedi. Biz böyle demesinin sebebini ona sorduk, o da: Ben kendiliğimden bir şey söylemedim, çünkü yüce Allah Nuh Sûresi’nde: ’Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü o çok bağışlayıcıdır. (Bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin.’ buyurmaktadır. Burada geçtiği gibi kendisine yöneltilen her soruya ve talebe (istiğfar) Allah’tan bağışlanma dilemelerini istiyor.
Hz. Enes (r.a.) Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyururken dinledim dedi: ’Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
’Ey Âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım.
Ey Âdemoğlu! Günahların gökyüzünü kaplayacak kadar çok olsa, sonra da benden affını dilesen, seni affederim.
Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla karşıma gelsen; fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış olsan, şüphesiz ben de seni yeryüzü dolusu bağışla karşılarım.’ (Tirmizî, Daavât 98. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned)
Allah (c.c.) kuluna son nefesine kadar istiğfar kapısını kapamamış açık bırakmıştır. İş bizim bu kapıyı kendi elimizle kapamayıp ’istiğfar ipine’ dört elle sarılıp, Rabbimizin kapısında beklemektir.
Estağfirullah… Estağfirullah… Estağfirullah…
Yağmur mu yağmıyor, bereket ve bolluk mu istiyorsun?.. Estağfirullah de…
Mallarının ve dünya nimetlerinin çok olmasını mı istiyorsun?.. Estağfirullah de…
Çocuğun mu olmuyor ya da çocuğunu terbiyede sıkıntı mı çekiyorsun?.. Estağfirullah de…
Bahçeler, bağlar ve tarımda verim mi yok?.. Estağfirullah de…
Nehirler, ırmaklar, göller ve barajlar mı kuruyor?... Estağfirullah de…
Ramazan-ı Şerifi ihya etmeyi mi arzuluyorsun?... Estağfirullah de…
Ailende geçimsizlik ve huzursuzluk mu var?.. Estağfirullah de…
Haramlara mı bulaştın, günah mı işledin?.. Estağfirullah de…
Allah (c.c.)’ın sana vermiş olduğu nimetlere şükretmek mi istiyorsun?... Estağfirullah de…
Gönlüne darlık, sıkındı, gam ve hüzün mü geldi?.. Estağfirullah de…
Rabbine yakın kul mu olmak istiyorsun?.. Estağfirullah de…
Allah dostlarını ziyarette mi bulunacaksın?.. Estağfirullah de…
Hacca, umreye mi gitmek istiyorsun?.. Estağfirullah de…
Ölüm gelip dilin dönmez olmadan estağfirullah de…
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.)’in ’ben günde yüz defa estağfirullah diyorum’ demesini düşünerek estağfirullah de…
Ve her halinde estağfirullah de…
Rabbim bizi istiğfar kapısından ayırmasın, bu nimeti yapmış olduğumuz hatalardan dolayı elimizden çekip almasın… Âmin
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.