Bu çalışmamızda Allah için ilim öğrenmenin, onu ba?kalarına ö?retmenin ve ilmin faziletine dâir bazı ayetler, hadisler ve İslam büyüklerinin konunun ehemmiyetine dair buyurdukları güzel nasihatleri derc etmek sureti ile konunun özüne dair bilgiler vermeye çalı?aca?ız.
“ Rasûlüm! İnsanları Kur’an’la, güzel söz ve nasihatle Rabbinin yoluna davet et.” (1)
“İlimden bir ?ey ö?renip, ö?rendi?i ?eyi halka ö?reten bir âlime, yetmi? sıddık’ın sevabı verilir.” (2)
“Ö?renip amel eden ve ö?rendiklerini ö?reten bir kimse, semâvât aleminde büyük olarak yâd edilir” (3)
“Muhakkak ki Allahü Teâlâ, melekleri, göklerin ehli, yerin ehli ve hatta yuvasında bulunan karıncalar, denizde bulunan balıklar; halka hayır yollarını gösteren ki?i için Allah’ü Teâlâ’dan rahmet dilerler”. (4)
“Bir Müslüman’ın di?er Müslüman’a dinledi?i bir hadis-i ?erifi aktarmasından daha büyük bir yardımı olamaz.” (5)
“Mü’minin dinledi?i hayırlı bir kelimeyi ba?kasına ö?retmesi ve onunla amel etmesi, bir senelik ibadetten daha hayırlıdır.” (6)
Hz. Ömer (r.a) : “Bir hadis rivayet eden ve rivayet etti?i bu hadisle insanların ameline yardımcı olan kimseye, o hadisi ya?amasından dolayı kazandı?ı sevap verildi?i gibi, ba?kalarının ya?amasından olacak sevap kadar da verilir.” buyurdu.
Rivayet ediliyor ki: Süfyan-ı Servi Askalan ?ehrine geldi. Orada üç gün ikâmet etti?i halde kendisine hiç kimse gelip ilmî bir mesele hakkında sual sormadı. Çok üzüldü ve “Bana ücreti kar?ılı?ında bir binek veriniz, bu beldeden hemen gideyim. Çünkü bu beldede ilim ölmü?.” dedi. Süfyan-ı Servi bu hareketiyle ö?retimin ne kadar büyük bir ehemmiyet ta?ıdı?ını ve ilmin devam etmesinin bu vazifenin yapılmasına ba?lı oldu?unu ifade etmek istemi?tir. Kendisinin bu vazifeye ne kadar ba?lı oldu?unu da bu ?ekilde göstermi?tir.
Atâ bin Ebû Ribah ?öyle buyurdu: “Ben Said bin Müseyyib’in evine gitti?imde onu a?lar bir halde buldum, a?lamasının sebebini kendisine sordu?um zaman bana ?öyle cevap verdi: “A?layı?ımın sebebi, hiç kimsenin gelip benden ilmî bir mes’ele sormamasıdır.”
Selef-i Salihinden bazıları ?öyle buyurdu: “Alimler, zamanlarının ı?ıklarıdır. Âlimlerin her biri devrinin çırasıdır ve o devrin insanları onların her birinden ı?ık alır.”
Hasan Basrî (r.a) buyurdu ki: Şayet âlimler olmasaydı insanlar, hayvanlar derekesine dü?erdi; yani insanları hayvanlık derekesinden âlimler çekip çıkarır, onları lâyık oldukları insanlık mevkiine yükseltirler.”
İkrime (r.a)’e “İlmin de?eri nedir?” diye soruldu. Şöyle cevap verdi: “Onun de?eri onu koruyabilecek ve hiçbir ?ekilde zayi etmeyecek kimselere ö?retmektir.”
Yahya bin Muaz (r.a.); “Alimler ümmet için analarından ve babalarından daha merhametleridir.” demi?tir. Bunun nasıl olabilece?ini kendisinden sorulunca: “Çünkü babalar ve anneler çocuklarını ancak dünya ate?inden korurlar. Yani dünyadaki felâketleri önlerler. Halbuki âlimler ise Muhammed ümmetini âhiretin ?iddetli ate?inden korurlar.” diye cevap verdi.
Muaz bin Cebel, ö?retmenin fazileti hakkında ?öyle buyurdu: “İlmi ö?reniniz, zira ilmi Allah için ö?renmek, ö?renene Allah korkusu verir. İlmi talep etmek ibadettir. İlmi müzakere etmek tesbihtir. İlmi ara?tırma yapmak en büyük cihaddır. İlmi, bilmeyen bir ki?iye ö?retmek sadakaların en makbulüdür. İlmi, ehlini bulup vermek ise Allah’a en çok yakla?tırıcı bir harekettir. İlim, yalnız kaldı?ı zaman âlimin en yakın arkada?ıdır. Tenha yollarda ise en emin yolda?ıdır. İlim dinde delildir. Geni?likte ve darlıkta sabrı ö?retendir. Dostlar yanında yardım eden bir vezirdir. Ecnebiler yanında ise sana en büyük destektir. Cennet yolunun ni?anesidir. Allah’u Teâlâ, ilim sayesinde bir takım kavimleri yüksektir ve onları hayırda lider ve izlerinde gidilen rehberler yapar.
Onlar hayır babında herkese misal te?kil eder. Eserlerine ve gösterdikleri yollara herkes ba?lanır, hareketleri ise herkes tarafından tâkip edilir. Melekler bunlarla arkada?lık yapmaya can atar ve kanatlarıyla onları sıvazlar. Dünyadaki bütün ya? ve kuru nesneler onun için Allah’u Teâlâ’dan af dilerler. Denizlerdeki balık ve ha?ereler; karadaki yabani ve evcil hayvanlar, gök ve yıldızlar onlar için Allah’u Teâlâ’dan af talebinde bulunur. Çünkü ilim, insanların kalplerini körlükten kurtaran bir nimettir. Gözleri zulmetten nura kavu?turan bir ı?ıktır. İnsan bünyesini kuvvetlendiren bir kuvvet kayna?ıdır. Kul ancak ilmi sayesinde Allah yolunda olanların mertebesine varır, yüce derecelere ula?ır.
İlim ve dü?ünce oruçla e?ittir. İlim müzakeresi, yapılan bütün ibadetlere denktir. Allah’u Azîmü?-Şân’a ancak ilimle itaat edilebilir. Gene ilimle ibadet etmek mümkün olur.
Allah’ın birli?i ancak ilimle bilinir. Allah’ı ancak ilim bilenler güzelce tesbih edebilirler. Ki?i, ilim sayesinde takvâ ehli olabilir. İlim sayesinde sıla-i rahim yapar insan... Haram ve helâl yalnız ilimle bilinir. İlim imandır. Amel ise ilmin izinden gitmeye memur bir emir eridir. Allah’u Teâlâ ilmi sâid kullarına ihsan eder. Ondan ancak ?akileri mahrum bırakır.
KAYNAKLAR
1. Nahl/125.
2. Nesâi, Kitabu’l İlim.
3. Deylemî, Müsnedü’l Firdevs
4. Tirmizî, Kasımın rivayetiyle Ebu Derdâ’dan rivayet etti.
5. İbnü Abdulher Mürsel olarak Muhammed bin El-Münkedir’den rivayet etti.
6. Deylemî, “Müsned-ül Firdevs”.
İlmi Öğrenmenin ve Öğretenin Fazileti
Özlenen Rehber Dergisi 5. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.