Bu metin; Vefâtının 9. yılı Anısına Tertip Edilen Abdullah Fârûkî el-Müceddidî (k.s.) Hazretlerini Anma Programındaki Muzaffer Yalçın Hocaefendi’nin Îrâdıdır.
Muzaffer Yalçın
’Bu yolda
kula ne gelirse, Allah verir.
bizim yolumuzda kul kula bir şey veremez.?
Bismillahirrahmanirrahim
Elhamdü lillâhi Rabbi’l-âlemin, ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ rasûlinâ Muhammedin ve alâ alihî ve sahbihî ecmain.
Bazı şeyleri anlatmak kolaydır; fakat gönül ehlini anlatmak oldukça zordur. Değerli kardeşlerimiz sevgilerini izhar ettiler, teveccüh buyurdular, Mübarek Efendim’i anlama noktasında bu kardeşinize büyük payeler ayırdılar; ama inşallah bu işin hakikatini herhalde ancak ebedî âlemde, bütün perdeler kalktığı zaman daha güzel idrak edeceğiz.
Şu sevincimi sizlerle de paylaşmak istiyorum:
Mübarek Efendim’in irtihalinin 9. yılında, kardeşlerimin burada Efendim’i anlatma hususunda göstermiş oldukları gayreti, Cenâb-ı Hakk’ın onların kalplerine bırakmış olduğu anlayışları ve Rahmetli Efendim’in vefat etmeden önce ’Bugün Allah (c.c) emanetini almış olsa gözüm arkada kalmaz? sözünün kardeşlerimizde bu şekilde izhar olduğunu görmek, hamdolsun bizleri daha da bir mesut eyledi, elhamdülillah.
Her şeyden evvel buraya, kendisini anmak için toplanmış olduğumuz Hz. Abdullah Fârûkî el-Müceddidî hazretleri, bir ’Allah dostu?dur. Bunun idraki son derece önemlidir. Dost olarak nispet edildiği yüce Sultân-ı Lem Yezel, kâinatın sahibi olan Hz. Allah’tır. Bu vesileyle, anlaşılacak olan, ’Allah dostu? olunca, gayretin de, idrakin de bu dostluğun kadrini anlayacak istikamette ve bu kuvvette olması lazımdır.
Malumdur, müteaddit defalar sohbetlerinde siz kardeşlerim de işitmişsinizdir - çünkü hep sizlerle beraber Efendim’i dinleyerek bugünlere geldik elhamdülillah - Rahmetli Efendim buyuruyordu ki: ’İnsan çalışarak bu makama kavuşamaz.? Bir beşer gayret eder, sâlih amel sahibi olabilir, güzel ahlâk sahibi olabilir. Her mü’min, mü’min olmakla bir Allah dostudur, âmenna. Bizim ifade etmiş olduğumuz tabi ki, havassu’l-havassa has olan yakınlık nimetlerinin kendisinde en ileri derecede tezahür ettiği bir Allah dostudur. Veliyy-i A’zam, Mürşid-i Kâmildir, irşada memur bir Allah dostudur.
Efendi hazretleri: ’Bir insan, çalışarak Allah dostu olamaz, yakınlık nimetini kazanamaz; fakat bu nimeti kazananlar da hep çalışanlar içerisinden çıkmış? diyordu. Bu sözünden mülhem olarak değerli kardeşlerim, Cenâb-ı Hakk’ın - kardeşlerimin de ifade ettiği gibi - bizlere bu zamanda böyle bir rehber-i sadık ve Güzel Peygamber Efendimizin ahlâklarının üzerinde tezahür ettiği böyle bir insanı nasip etmesi büyük bir lütuf. Benim bütün kardeşlerimden bu noktada anlaşılmasını çok arzu ettiğim husus şu ki; Hz. Allah’a açılan bir elin Cenâb-ı Hakk’tan ’Lebbeyk kulum!? hitabını bulması ve şu zamanda Cenâb-ı Hakk ile bir irtibatı ve yakınlığı bulan bir kalbi bulmak? işte bu çok zordur. Bu nimet, Hz. Allah’ın indinde sevdiklerine kendi lutuf ve ihsanıyla kullarının arasından çekip bahşetmiş olduğu bir nimettir. O yüzdendir ki değerli üstadım, mürşidim Hz. Abdullah Fârûkî el-Müceddidî hazretleri işte bu yakınlığın sahibi, Cenâb-ı Hakk’ın yakınlığının kalbine açık olduğu bir Allah dostu ve mütevazı bir kuldur elhamdülillah.
Bizim tarafımızdan bunun anlaşılması ise Peygambere vekil ve varis olan bu Allah dostlarıyla Cenâb-ı Hakk’a yakınlık ilminin, Cenâb-ı Hakk’a olan büyük bir sevginin alışılması fırsatıdır. Eğer Allah vermezse bu kaçtığı zaman bunu geri getirmeye kimsenin gücü yetmez. Şu an sahip olduğumuz ne varsa bütün bunların hepsini infak etsek, tasaddukta bulunsak, bunların hiçbirisiyle Cenâb-ı Hakk’ın bu yakınlık kapısını açmaya gücümüz yetmez. Bu, Allah’ın bir hibesidir, bir nurudur ve onu dostlarının kalbine bırakır. Yakınlığını ve sevgisini kalbinde bulmayı murad ettiği kullara bir rehber, bir öncü olarak onları kılar ve o kullarla, o dostlarıyla da o salih kullarını kendisine çeker ve alır değerli kardeşlerim.
Bu yakınlık yolu sadece bir nefis terbiyesi ve tezkiyesinde bilmediğimiz bazı hususları öğrenme ve alışma yeri değil, doğrudan kulun kalbini Hz. Allah’a muhatap kılan bir yakınlığın kuvvetinin izhar olduğu bir yoldur. Bunu Allah vermezse ve bunu Hz. Allah (c.c) kullarına açmaz ise bunu bulmanın mümkünü yoktur.
İşte Mübarek Efendim bir Allah dostunu ve sözlerinin insanlar üzerindeki tezahürlerini ifade ederken, ’Allah (c.c) dostlarının sözlerine nazar eder? buyururdu. Çünkü onlar, kalplerini Hz. Allah’a teslim etmişlerdir, Allah (c.c) onlarda başka hiçbir istek ve arzu bırakmamıştır? Rahmetli Efendim bu hususları akılların idrak edeceği çok latif ve güzel kelimelerle ifade ediyor idi.
Buyurdular ki: ’Allah, dostunun sözüne nazar eder ve onun lisanından söz çıktığı zaman hedefini bulan bir ok gibi mü’min kulun kalbine tesir eder de onda tevhidin kuvvetinin açılmasına vesile olur?
Bir lisana bu kuvvetin tesir etmesi için, Kur’ân-ı Mübin’i bütün hâliyle şu derinizi kaldırsanız da içine yerleştirseniz, Allah (c.c) o Kur’ân-ı Kerim’le muradını senin sadrına açmadıkça, lisandan bu kuvvet ve hikmet üzere söz çıkmaz kardeşlerim.
Evimize misafir olduğu zaman, Cenâbı Hakk’ın bahşetmiş olduğu rızıklardan sofra hazırlanınca nimetlerin ziyadesi sebebiyle şükretti ve şu sözü söylemişti: ’Allah (c.c) önce damaktaki lezzeti çekti aldı, sonra nimetlerini açtı.? Bu sözüyle aslında şunu ifade ediyordu: Cenâb-ı Hakk kulunun kalbinde kendisi dışındaki bütün maksatları ve sevgileri söküp aldı, sonra bütün nimetleri onun önüne yığdı. Hz. Allah’ın sevgi ve yakınlığını bu hâl üzere kalbinde bulan bir insan döner de artık dünya nimetlerine bakar mı? Bakmaz! İşte böyle bir Allah dostu
Yolunun hakikatini ifade ederken şunu söylüyordu Mübarek Efendim: ’Bu yolda kula ne gelirse, Allah verir. Bizim yolumuzda kul kula bir şey veremez.? Mübarek Efendim bir Mürşid-i Kâmil, Evlâd-ı Rasûl, Rabbanî bir âlim, tevhidin idrakine sirayet etmiş olduğu Asrın Müceddidi’dir elhamdülillah.
Bu nimetin kendisinde bulunduğu bir insan biliyordu ki, bir insanın ayağına diken batsa bu Allah’tandır. O yüzdendir ki, kendisiyle ilgilenmediği, artık eskisi gibi seyr-ü sülûk hallerimizi dinlemediği hususunda şikâyette bulunan bir kardeşimize, bir tebessümle vefatından az önceki bir dönemde şunları ifade etmiştir:
’Mekke dönemi bitti oğlum, Mekke dönemi bitti.? Aslında bu sözleriyle irtihalini de bizlere haber veriyormuş Mübarek Efendim; ama biz yaşının 63’e? Ömrünün 63 yaşını ikmal ettiğini adeta unutmuş gibi, onun Peygamber Efendimize olan itaatındaki ve sevgisindeki kuvveti sebebiyle, ölümle onu yan yana getiremiyor idik. Hâlbuki Rahmetli Efendimi ilk tanıdığım zaman, henüz kendisine intisab etmediğim bir vakitte kardeşlerime şunu söylemiş idim: ’Cenâb-ı Rasûlullah Efendimize bu kadar bağlı ve sevgi besleyen bir insanın korkarım ki, yaşı da Rasûlullah’a benzer?; ama ben, unutmuştum...
Allah ömrünü o şekilde ikmal etmeyi nasip etti elhamdülillah.
Değerli kardeşlerim! Onun sohbetlerini şöyle anlıyor ve idrak ediyorum ve de böyle buldum elhamdülillah ki insanda, Hz. Allah (c.c.) ve Peygamber (s.a.v.) Efendimizin sevgisine ve itaatına engel olan nefsin taşımış olduğu ahlâklar vardır. Nefis tezkiyesinin gerekliliği ise malumdur...
’Bir Allah dostunun dostluğu ve onun sohbetinin bereketi şudur ki, bir müminin kalbinde, onda yakınlık nimetlerine mani olan nefsi ahlâkları, bütün engelleri ve perdeleri kaldırır; kalbi yakınlık nimetiyle karşı karşıya getirir.? Bu; sözüne Cenâb-ı Hakk’ın nazar etmiş olduğu bir Allah dostunun, nazarla beraber lisanından dökülen ve menşei tevhidin idrakine sirayet etmiş olduğu bir lisandan dışarı çıkan bir söz ile mümkündür.
Değerli büyüklerimin ve kardeşlerimin burada ifade ettiği gibi, gerek sohbetlerinde gerekse hayatının her bir kesiminde Hz. Allah’a yakınlık hâllerinin ayrı ayrı hadiselerle tecelli edişi, kalbinin Cenâb-ı Hakk’a karşı bir an olsun gaflet ile örtülmediğinin işareti idi. Allah’ın zikrine iştiyakı, ’Allah’ın zikrini terk edenlerin gafillerden olduğunu? bildiren hükm-ü ilâhiye endişesinden dolayı kalbini Allah’ın zikrinden hiç uzak tutmamıştır. Bütün yolculuklarda, seferlerde kendisini hasta olarak ziyaret ettiğimiz zamanlarda bile hasta yatağının içerisinde Allah’ın zikrini şiar edinmiş ve şu sözüyle de bunu bize sevdirmiştir:
’Allah her insana bir sanat vermiş oğlum da, bizlere de kendisini zikretme sanatını bahşetmiş? elhamdülillah.
Allah’ım, bizim ömrümüzü de bizlere rehber kıldığı değerli Üstadımız, Efendimiz, Mürşidimiz Hz. Abdullah Fârûkî el-Müceddidî hazretlerinin yolunda zikr-i daim üzere ikmal etmeyi nasib eylesin inşallah.
Onun vasiyetiyle de sözlerimi tamamlamak istiyorum. Yalnız, onun vasiyetini zikrederken, kardeşlerim şunu da anlamak lazım: Mübarek Efendim bir vasiyet bırakmış. Bu vasiyeti ise; hizmet etmiş olduğu ve tevhidî alıştırdığı insanlarda bırakmış olduğu yüksek ruh hâlinin aynası olacak sözlerle ifade etmiş ve her bir kardeşimiz kendisini bu aynaya vurmalı. Mübarek Efendimin, ruhları bu en yüksek derecelere çıkartan bu hizmetine karşılık kendi hâl ve durumunu buna vurmalı ki, kendi durumunun nerde olduğunu bilmeli.
Onun İslâm’a hizmetine, Sünnet’e hizmetine, Allah sevgisi, Peygamber sevgisi, Sahabe ve Tevhid’e yönelik bütün ahlâkına sirayet eden hâllerinde, ben nerdeyim?
Mübarek Efendimin bizlere bırakmış olduğu vasiyeti. Buyuruyorlar ki:
’Ben sizlere tevhidî alıştırdım. Ben sizlere Peygamber (s.a.v)’in sünnetini ve sevgisini alıştırdım. Ben sizlere Sahabe ve Ehl-i Beyt’in yolunu ve sevgisini alıştırdım ve hamdolsun ki, bunlar da sizlerin kalplerinde, gönüllerinde ma’kes buldu. Eğer sizlere alıştırdığım bu nimetleri muhafaza ederseniz, Rabbimden ümidim odur ki, dünya ve ahiret sizinle beraberim inşallah.?
Cenâb-ı Hakk Mübarek Efendimin bu vasiyetinde alıştırdığı ve bizlere emanet bıraktığı bu nimetleri sadırlarında zayıflatmadan, bu nuru söndürmeden, emaneti Rabbu’l-âlemine kavuşuncaya kadar sadrında şükrân-ı nimetle taşıyan salih, bahtiyarlar olarak ömrümüzü tamamlamayı nasip etsin inşallah.
Cenâb-ı Hakk, Mübarek Efendimin kendisine ve Habibi’ne yakınlığını en ziyade kılsın inşallah. Bizleri de yarın mahşer gününde ’Kıyamet gününde kişi sevdiği ile birliktedir? hadis-i şerifinin müjdesi, hükmünce mahşer gününde Mübarek Efendimizin etrafında, livâu’l-hamd sancağına öylece kavuşanlardan kılsın inşallah.
Veselâmün ale’l-mürselîn ve’l-hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemân.
Ve’s-selâmü alâ men ittebea’l-hüdâ.
Bu Yolda Kula Ne Gelirse, Allah Verir.bizim Yolumuzda Kul Kula Bir Şey Veremez.
Özlenen Rehber Dergisi 70. Sayı
tüylerin diken diken olması yetmez, çağlayan misali akmalı gözlerden yaş, GELECEGİN BU KAPI NEKADAR DAĞ AŞARSAN AŞ. Elhamdülillah. seni tanımayı nasibeden rabbim anlayabilmeyide nasibetsin inş. BU NE LEZZET BU NE TAT YA RABBİ, BU NASIL BİR BAĞLILIK, BU NASIL BİR AŞK.
kıyamam efendim sana bakmaya doyamam cemaline kanmaya
efendimizi cok özledik allahım onla beraber olmayı bize nasip etsn amin
Allah razı olsun.Çok güzel olmuş.Okuduğum şu yazıda gönlümün pası silindi.HzAbdullah Faruki El-Müceddidi hazretlerini görüp nasihatını almak isterdim Ama hamdolsun yinede birkaç nasihatını okumak nasip oldu.
mubarek efendimin yolunu en iyi anlamış ve bizlerinde efendimizin ahlaklarını daha iyi anlamamız için büyük gayretler sarf eden efendimizin kıymetini bilmeyi onu cok iyi dinlemeyi ve anlamayı allah nasip etsin ve mekke dönemi diye tabir edilen artık iş başa düşdügü ve kendi ayaklarımız üstünde durmamız gerekdiginin herzamankinden daha çok hizmet aşkı ila yanmayı allah nasip etsin hiçbir ihvan kardeşiminde ayagını kaydırmasın herzamankinden daha çok ayık olmayı nasip etsin efendiminde bıkmadan yorulmadan hizmetlerine bereket versin
s.a ALLAHIM RAZI OLSUN İNŞŞŞBU YOLUN TADINI BİZLEREDE YAŞATMAYI NASİP EDER İNŞŞŞ
sa.negüzel bir yol Allahım! kıymet bilmeyi nasibet. Ya Rabbi ayaklarımızı buyolda sabit kıl. mübarek efendimin ilminden istifade nasibet. Ya Rabbi bizim gibi aciz ve günahkar kullarına bu kdar güzellikler nasibettiğin için sana hamdolsun. Muhakka bu nimetler senin bize lütfundan gayri birşey değildir.Sonsuz hamdolsun.
sa. efendim rabbm bizlerden tevhidi ve rasulu ekrem efendimizin sünnetini alistıran faruk sultanımızın nazar ve h,mmetlerini eksik etmesin bizleri ona layık evlat eylesın inş. ve onun'beni en iyi anlayan muzaffer oğlumdur' dediği size layık evlat olmayı sizi anlamayı sizi haketmeyi nasip etsin insaallah rabbim sizden sonsuz razı olsun iyi ki varsınız sa.