Özlenen Rehber Dergisi

159.Sayı

Rûhu'l-beyân Tefsiri'nden Akıl Sahiplerine Nasihatler

Ömer GÜRBÜZ Özlenen Rehber Dergisi 159. Sayı
Şeddâd b. Evs (r.a.)’den nakledildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
’Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz kişi de, nefsini hevâsına tabi kılan ve Allah’tan dilek(ler)de bulunup duran (bunu yeterli gören) kişidir.’1
Yukarıdaki hadis-i şerifte de belirtildiği üzere Rasulullah (s.a.v.) açısından akıllı kimse, dini hayatını daima canlı tutan ve Allah’ın emrettiklerini yapmak ve yasakladıklarından kaçmak suretiyle hem bu dünya hayatını hem de ahiret hayatını mamur etmeye çalışan kimsedir. Biz de bu yazımızda İsmail Hakkı Bursevî hazretlerinin Rûhu’l-Beyân adlı tefsirinde akıl sahiplerine verdiği nasihatleri bir araya getirmeye çalıştık.
- Akıllı kişiye düşen, Hakk’ın davetine icabet etmek, samimi ve dürüst nasihatçilerin nasihatine kulak vermektir.2
- Akıllı olana yakışan, kendini acıklı bir azaba götürecek şeylerden sakınmaktır. İnsanı azaba götüren şeylerin başında günahta ısrar ile başkalarının hata ve kusurlarıyla uğraşmak gelir.3
- Akıl sahibi kimsenin, kayıtlardan, engellerden ve varlığını helak edecek şeylerden kurtulmak için şeriat ipine sarılması, doğru yol üzere yürümesi gerekir. İşinin sonu gizlidir. Nasıl biteceği bilinmez.4
- Akıllı kimse, nefsini alçaltıp teslim alarak ölümden sonrasına uygun amel işleyendir. Cahil ise nefsini unutup hevâsına uyandır. Bunu da ancak alimler ve kamil insanlar düşünür ve anlarlar.5
- Akıllı kimseye gereken, ömrünü fâni, boş şeylerle geçirmemektir.6
- Akl-ı selim sahipleri, şiddetli riyazatla nefislerini öldürmeli, güzel ve sonsuz bir hayat ile kalplerini diriltmelidirler.7
- Akıllı kimseye gereken, seçilmiş kullarla arkadaş olması, gece-gündüz ahiret için hazırlanması, mal ve makama aldanmaması ve uzun emeller sebebiyle Allah’tan uzaklaşmamasıdır.8
- Akıllı olana gereken, dünyalığın çokluğuna aldanmamak, mal toplamaya ehemmiyet vermemek, ahirette biçmek için dünyada amel tohumları ekmektir.9
- Akıl sahibi kişi, Allah’ın rızasını, nefsinin rızasına tercih etmeli ve Allah’tan başka mal, kadın veya bunların dışında herhangi bir şey onun, ulaşmak istediği bir gaye olmamalıdır.10
- Akl-ı selim sahibi kimseye, gizli açık şirkten kurtulması ve nefsini kötü ahlaktan temizleyip mal ve evlada aldırmadan Melik-i Müteâl olan Allah’a yönelmesi gerekir.11
- Akıllı kimseye gereken, gece gündüz Allah’ı zikre devam etmesi ve devamlı yakîn halinde olup hulûs-i kalple fakirlere ve miskinlere tasaddukta bulunmasıdır.12
- Akl-ı selim sahibi kimse, bütün borçlarını zamanında öder. Kıyamet günü hesaba çekilmekten korkarak vermemek gibi kötü bir niyet taşımaz.13
- Akıl sahibi, Allah’tan korkar, sevgi ve nefreti ancak Allah için olur. Mü’mine dost kafire düşman olur.14
- Aklı başında olanların; götüreceği noktaya düşmekten korkarak nefislerine masiyet kapısını açmamaları, hatta şer’an mubah olan bazı şeyleri bile terk etmeleri gerekir. Takvanın kemal mertebesi işte budur.15
- Akıllı insanlara düşen, derecelerini tamamlayıp en güzel hallere ulaşmak için çırpınmaktır.16
- Akıllı birinin, dünyaya zerre kadar meyletmemesi, varacağı yeri düşünmesi, münafıklık, zulüm ve haksızlıktan uzak durup ihlâs, adalet ve ihsan duygularıyla muttasıf olması gerekmektedir. Çünkü insana fayda veren ancak bu davranıştır.17
- Akıllı kişiye düşen, nefsini kötü sıfatlardan arındırıp, az olsun çok olsun hiç kimsenin hakkına tama’ etmemesi, bilakis yetimlerin ve düşkünlerin haklarını mümkün mertebe gözeterek malını bunlara sarf eden cömert bir insan olmasıdır.18
- Kulun, istîdâd hazinesinde gizli bulunan kemâlâta ulaşabilmek için ibadetlerinde ve fazilet kazanmada tembellik göstermemesi; Allah’tan daima lütfünü istemesi gerekir.19
- Akıllı olan, Allah yolunda cihat etmelidir. Çünkü hakikat üzere mücahede, nefsin istila ederek zayıf düşürdüğü ruhu kuvvetlendirir. Akıllı insan, halkı –yani durmadan kötülüğü emreden nefs- zalim olan beden diyarından çıkmak için, sıdk ve sebat ile Allah’a yakarmalı ve ruh makamında Allah’ın dostluğu şereflenmelidir.20
- Akıllı olana düşen, her bakımdan hayırlı olanı yani ahireti her bakımdan kötü olan yani dünyaya tercih etmekdir.21
- Akıllı insan, şeytanın vesvesesine tâbi olmayan, yüce Kitâb’ına ve kerem sahibi Peygamberinin sünnetlerine sımsıkı sarılan ve büyük kurtuluşu kazanmak için bu ikisiyle amel ederek Rahmân’ın rızasını arzu edendir.22
- Akıl sahiplerine gereken, mütevazı olmaktır. Çünkü yücelik tevazudadır. İbadetlerin en faziletlisi tevazudur, mahviyettir.23
- Akıllı insan, nefsin karanlıklarından ve hevasından, şeytandan ve onun vesvesesinden kurtulmak için tevhidle meşgul olmalıdır.24
- Akıllı kişiye gereken, sıkıntıları üzerinden def etmesi için Allah’a yakarmak ve günahlarda ısrar etmemektir. Çünkü günahlar, bela ve sıkıntılara sebep olur. Her zulmet, ancak nefs-i emmarenin karanlıklarından kaynaklanır.25
- Akıllı kişiye düşen, uzun yaz günlerinin sabahlarında ve kışın bereketli gecelerinde çalışıp Kur’an’ı hatmetmektir. Böylece meleklerin dua ve istiğfarlarını artırmış olur.26
- Akıllı kimseye düşen, kahrından ve mekrinden Allah’a sığınmak, O’na itaatle rızasının ve rahmetinin ziyadesini kendisine celbetmektir. Her türlü şer ve hayırda Allah’tan başkasına itibar etmemelidir.27
- Akıllı insana gereken, din konusunda gevşek davranmamak, aksine yakîni elde etmek için gayret etmektir. Gerçi hususî rahmeti ile neticeye ulaştıran ve her işte müessir Allah Teâlâ’dır. Ancak çalışıp gayret etmek, yakîne ulaşmanın kapısı ve kemâle erme yolunun vesilesidir.28
- Akıllı insana gereken, haramlardan ve bedene zarar veren şeylerden sakınmaktır. Mideyi tıka basa doldurmak da zararlı şeylerdendir. Nitekim Efendimiz (s.a.v.): ’Hastalıkların başı, mideyi tıka basa doldurmaktır. İlaçların başı ise perhizkârlık (az yemek)tır.’ buyurmuştur.29
- Akıllı kişiye geren, bidatlerden ve bidat ehlinden uzak durmaktır.30
- Akıllı insana gereken, kıyamet gününde şefaatlerine nâil olmak için salihleri çok sevmektir. Şefaatçileri hasımları olan kimsenin vay haline!31


(Endnotes)
1 Tirmizî, Kıyâme, 25; İbn Mâce, Zühd, 31; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 124; Hâkim, Müstedrek, IV, 251.
2 İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, Erkam Yayınları, 2012, V, 173.
3 Bursevî, a.g.e., I, 185.
4 Bursevî, a.g.e., I, 241.
5 Bursevî, a.g.e., I, 450.
6 Bursevî, a.g.e., I, 521.
7 Bursevî, a.g.e., II, 176.
8 Bursevî, a.g.e., II, 181.
9 Bursevî, a.g.e., II, 292.
10 Bursevî, a.g.e., II, 403.
11 Bursevî, a.g.e., II, 507.
12 Bursevî, a.g.e., II, 554.
13 Bursevî, a.g.e., II, 576.
14 Bursevî, a.g.e., III, 67.
15 Bursevî, a.g.e., III, 257.
16 Bursevî, a.g.e., III, 372.
17 Bursevî, a.g.e., III, 386.
18 Bursevî, a.g.e., III, 497.
19 Bursevî, a.g.e., IV, 25.
20 Bursevî, a.g.e., IV, 194.
21 Bursevî, a.g.e., IV, 136.
22 Bursevî, a.g.e., IV, 266.
23 Bursevî, a.g.e., IV, 391.
24 Bursevî, a.g.e., V, 35.
25 Bursevî, a.g.e., V, 350.
26 Bursevî, a.g.e., V, 406.
27 Bursevî, a.g.e., V, 435.
28 Bursevî, a.g.e., V, 525.
29 Bursevî, a.g.e., V, 554.
30 Bursevî, a.g.e., V, 582.
31 Bursevî, a.g.e., V, 583.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.