Özlenen Rehber Dergisi

126.Sayı

Fıtratı Değiştirmektir Dövme Yaptırmak,

Harun APAYDIN Özlenen Rehber Dergisi 126. Sayı
Hemen hemen bütün insanların yaratılışında bulunan özenti, başkalarına kendini kanıtlama, karşı tarafı etkileme, kendi şahsiyeti hakkında karşı tarafa mesajlar verme, kısacası farklı olma özlemi, asırlardır insanların birtakım eylemler yapmasına sebep olmuştur. El, kol, ayak, sırt, yüz gibi veya vücudun herhangi bir yerine birtakım motif ve yazıların işlenmesiyle yapılan dövmeler bu özenti neticesinde ortaya çıkmıştır.
Günümüzde dövme yaptırmak yaygın hale gelmiş, özellikle gençler arasında revaç bulmuştur. Ne var ki dövme, yeni bir mesele değildir. Efendimiz (s.a.v.) döneminde, önceki ümmetlerde insanları meşgul etmiştir.
Kur’ân-ı Kerim’de ve Sünnet’te dövmenin hükmü açık bir şekilde beyan edilmiştir.
Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de, şeytanın, insana olan kin ve nefretini, ondan intikam almak için neler yapabileceğini bizlere sık sık hatırlatmış ve ona karşı tetikte olmamızı emretmiştir. Şeytan, sürekli insanoğluna muhtelif vesvese ve telkinlerde bulunarak onu hak yoldan ve istikametten saptırmaya çalışmaktadır. Onun bu yolda insana telkin ettiği vesveselerinden birini Rabbimiz bizlere şu ayetiyle haber vermektedir: ’Ve yine onlara emredeceğim, Allah’ın yarattığını değiştirecekler.’ (en-Nisâ, 4/119)
Hemen hemen bütün tefsir ulemâsı, bu âyette geçen ’Allah’ın yarattığını değiştirme’ ifadesinin, hem şekil hem de özellik yönünden olabileceğini söylemişlerdir. Müfessirlerin bu yöndeki görüşleri kısaca şu şekildedir:
Hasan el-Basrî (rh.a.)’e göre, bundan murat, peruk takan ve taktıran, döğme yapan ve yaptıran erkek ve kadınlardır. (Bkz. Buhâri, büyü’, 25)
Bir kısım ulemaya göre ise; Allah’ın yarattığını değiştirmenin manası hayvanı burmak, kulaklarını kesmek ve gözlerini çıkarmaktır.
İbn-i Zeyd, bu değiştirmenin, erkeklerin kadın gibi kadınların da erkek gibi davranmaları olduğunu söylemiştir. (Fahruddin ER-RÂZİ, Tefsir-i Kebir Mefatihu’l-Gayb, c.8, s.323-324, Akçağ Yay., Ankara, 1990)
İnsanın yaratılışından gelen özellik ve şeklini değiştirmek, fıtratı hedef alan müdahaleler ve tasarruflar yapmak haramdır. Dinimiz, insanın yaratılışını zaruret olmaksızın bozan müdahalelere izin vermemiştir. Dövme yaptırmak Allah’ın (c.c.) yarattığı fıtratı beğenmeyip değiştirmek manasını taşımaktadır. Bu sebeple dövme yapan da yaptıran Efendimiz (s.a.v.)’in diliyle lanetlenmiştir. Ebû Hureyre (r.a.); ’Rasûlullah (s.a.v.), (bedene) dövme yapmayı yasakladı.’ (Buhâri, Libâs, 86) demiştir. Ebu Cuheyfe (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: ’Nebi (s.a.v.) kan mukabilinde alınan bedelden, köpek bedelinden, dövme yapıcılığından ve dövme yaptırıcılığından, faiz yiyiciliğinden ve yediriciliğinden neh-yetti.’ (Buhârî, Libâs, 86)
Ebû Hureyre (r.a.) şöyle demiştir: Ömer (r.a.)’a, dövme yapılmış bir kadın getirildi. Bunun üzerine Ömer (r.a.) orada hazır bulunan sahâbîlere: ’Sizlere Allah adıyla soruyorum: Dövme yapmak hakkında Peygamber (s.a.v.)’den kim bir şey işitmişse, onu bize haber versin!’ dedi. Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: ’Bunun üzerine ben ayağa kalktım da şöyle dedim: ’Ey Mü’minlerin Emîri! Ben bunun hakkında Peygamber (s.a.v.)’den işittim’ dedim. Ömer (r.a.) da ona: ’Ne işittin?’ dedi. Ebû Hureyre: ’Ben Peygamber (s.a.v.)’den işittim: ’(Ey kadınlar!) Sizler döğme yapmayın ve döğme yaptırmak da istemeyin!’ buyuruyordu.’ dedi. (Buhârî, Libâs, 87)
Abdullah b. Ömer (r.anhümâ): ’Peygamber (s.a.v.), saça ekleme yapan (peruk takan), ekleme yaptıran, döğme yapan ve döğme yaptıran kadınlara lanet etti.’ demiştir. (Buhârî, Libâs, 87)
Yukarıda zikrettiğimiz hadislerin ışığında bazı âlimler dövme yaptırmayı büyük günahlardan saymışlardır. Lânet edilen bir hareketin ne derece kötü olduğu açıkça bellidir. Hadis-i şeriflerde özellikle kadınların zikredilmesi, bu hareketin bilhassa kadınlar arasında yaygın olmasından dolayıdır. İstisna edilmediği sürece, kadınlar için yasak olunan her şey erkekler için de geçerli, erkekler için de yasak olunan her şey kadınlar için de geçerlidir.
Yasağın bu derece şiddetli olması, Allah Teâlâ’nın yarattığı fıtri güzelliği beğenmeyip bozmaya kalkışmaktan dolayıdır. İnsanın tabii halini bozup gülünç ve iğrenç hallere girmesi günümüzde çokça görülmektedir. Ruhun ve ahlâkî güzelliğin değerini kavrayamayanlar, kendilerini imanla, Sünneti Rasûlullâh’a ittiba ile, ilimle, edeple süsleyecekleri yerde, çürüyüp toprak olacak fâni vücutlarını süslemekle meşguldürler. Dövme, İslâm toplumunun değil, yabancı kültürlerin bir örfüdür.
Dövme yaptıran kimsenin abdest veya guslünün hükmü nedir?
Öncelikle dövme yaptıran günahına samimi bir şekilde tevbe etmelidir. Şayet dövme, deri üzerinde ise ve gidermeye gücü yetiyorsa dövmeyi mutlaka gidermesi gerekir. Şayet dövme, deri altına işlenmiş ise ve giderilmesi mümkün değilse bu takdirde abdest veya gusül abdesti geçerlidir. (Vehbe Zuhayli, İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, Terc. Heyet, c.1 s.123, Feza Yay., İstanbul, 1994.)
Karşı cinsler arası benzeşme:
Vücut organları üzerinde yapılması haram olan işlerden biri de kadınlara erkeğimsi, erkeklere de kadınımsı bir görünüm kazandıran işlemlerdir. Nitekim dinimiz, giyim-kuşamda, hal ve harekette, konuşma, ahlak ve tavırlarda erkeklerin kadınlara, kadınların da erkeklere benzemesini şiddetle yasaklamıştır. Bu benzeşme, âyette ifade edildiği üzere şeytanın insanoğluna bir tuzağı olup Allah’ın yarattığını değiştirmek manasına gelmektedir. Efendimiz (s.a.v.) de, birçok hadisleriyle karşı cinsler arasında benzeşmeyi lanetleyerek bunun haram olduğunu ifade etmiştir. (Bkz., Buhâri, Libâs, 61)
Erkek ve kadınlar arasındaki benzeşme, karşı cinse has elbise ve ziynetleri takınmayla olabilir. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.), kadın gibi giyinen erkeğe, erkek gibi giyinen kadına lanet ederek bu durumu yasaklamıştır. (Bkz., Ebû Dâvûd, Libâs, 31)
Konuşma ve yürüyüşlerde benzeşmek de haramdır. Hz. Âişe (r.anhâ)’ya, bir kadının erkek ayakkabısı giydiği söylendiğinde: ’Rasûlullah (s.a.v.), kadınlardan kendini erkeğe benzetmeye çalışan(lar)a la¬net etti.’ (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) cevabını vermiştir. Kıyafet ve tavırda benzeşmenin haramlığıyla alakalı zikredilen şu rivayet de çok manidardır. Hüzeyl’den bir adam rivayet ediyor. Abdullâh b. Amr b. el-Âs’ın yanındayken, (Abdullah), Ebû Cehil’in kızı Ümmü Saîd’i yay kuşanmış, erkek yürüyüşüyle yürür bir halde gördü. Abdullah: ’Bu kim?’ dedi. (Ben): ’Bu, Ebû Cehil’in kızı Ümmü Saîd’dir!’ dedim. Bunun üzerine (Abdullah) şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.)’i şöyle buyururken işittim: ’Kadınlardan erkeklere benzeyen, erkeklerden de kadınlara benzeyen kimseler bizden değildir.’ (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.11, s.461, h.no:6875)
Asr-ı Saadette, huzuruna kadınlara benzeyen bir erkek getirildiğinde Peygamberimiz (s.a.v.), o kimsenin sürgün edilerek Medine’den uzaklaştırılmasını emretmiş, ayrıca bu tür kişilerin Müslüman hanelere sokulmaması gerektiğini bildirmiştir. (Bkz., Ebû Dâvûd, Edeb, 61) Bu tür insanlar dünyada merdut olduğu gibi, âhirette de Allah (c.c.)’nun itibar etmediği, rahmet nazarıyla bakmadığı bedbaht insanlardır. (Bkz., Nesâî, Zekât, 69)
Efendimizin bu tavrı, bu tür insanların Müslüman toplum içerisinde bulunmaması gerektiğini bizlere ifade etmektedir. Zira onların bir toplumda varlığı, fitne ve fesat sebebidir. Ne kadar acıdır ki, zamanımızda cinsler arası benzeşmeyi normal bir şeymiş gibi göstermek ve toplumda yaygınlaştırmak maksadıyla ciddî gayretler sarf edilmekte, yatırımlar yapılmaktadır. Kadınlar gibi takılar takınıp süslenen erkekler, erkekler gibi giyinen, hareket eden ve her türlü çalışma ortamında erkekler gibi rahatça bulunan kadınlar, yaratılışında bunu gerektiren bir zaruret olmadığı halde cinsiyet değiştiren erkek ve kadınlar ilahî lanet ve gazabın yükleriyle ortalıkta dolaşmaktadır.
Kadın ve erkek iki cins arasında mümeyyiz alâmetler bulunmalıdır. Bu alamet ve farkların muhafaza edilmesi, Allah’ın insana ihsan ettiği fıtratı muhafaza etmek demektir. Bu ise, toplumun ıslahı için şarttır. Bunun dışında hareket etmek, Cenâb-ı Hakk’ın rahmet nazarının o toplumdan çekilmesine ve toplumun hızla fesada uğramasına yol açar.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.