Özlenen Rehber Dergisi

114.Sayı

Edebiyatımızda Ramazan Esintileri

İsmail TORAMAN Özlenen Rehber Dergisi 114. Sayı
Rahmet ve mağfiret ayı Ramazan, birçok alanda olduğu gibi Dini-Tasavvufi Türk edebiyatında da bereketini büyük ölçüde hissettirir. Geçmişten günümüze doğru edebiyatımızı inceleyecek olursak hemen her dönemde Ramazan’ı çeşitli yönlerinden ele alan birçok eserle karşılaşırız. Eski Edebiyatımızda birçok şair, divanında Ramazan ayını konu edinen ve Ramazaniye diye bilinen şiirlere yer vermiştir. Halk Edebiyatında da Ramazan ayı bütünüyle ele alınmış, mübarek ayı işleyen çok sayıda ilahiler yazılmıştır. Yine yakın dönem edebiyatımızda Ramazan ayına duyulan saygı, çok sayıda şiirin oluşmasına vesile olmuştur. Biz de bu güzel Ramazan şiirlerinden bir kaçını inceleyeceğiz.
İlk önce İsmail Hakkı Hazretlerinin Ramazan ayının gelişine duyduğu sevinci yansıtan şiirinin bir bölümünü inceleyelim:
Saye saldı ehl-i imân üstüne
Hamdülillah geldi mâh-ı Ramazan.
Doğdu ol nur ehl-i irfan üstüne
Hamdülillah geldi mâh-ı Ramazan.

İsmail Hakkı Hazretleri şiirinde Müminler üstüne bir gölge düştüğünü ve bu gölgenin Ramazan’ın gelişiyle oluştuğunu belirtip Allah (c.c.)’a hamd ediyor. Bu öyle bir gölge ki o gölge içinde hiçbir karanlık yoktur, hep rahmet, mağfiret ve bereket vardır. Bu ay bağışlanmak isteyen için büyük bir fırsatıdır. Yine Ramazan ayının gelişiyle bir nur doğduğunu ve bu nurun irfan sahiplerinin üzerinde olduğunu ifade edip yine hamd ediyor. Şüphesiz ki bu ayın kıymetini en iyi anlayanlar irfan sahipleri, arifler ve Allah dostlarıdır. Bu sebepten olabilir ki o nur onların üzerine doğar.
Şimdi de Eşrefoğlu Rumi’nin Ramazan ayına veda konulu Ramazaniyesini inceleyelim:
’Elvedâ ey mâh-ı tâban elveda
Hazret’e bizden şikâyet eyleme
Ayıbımız çoktur hakaret eyleme
Eşrefoğlu’na melâmet eyleme
Elveda ey mâh-ı tâban elveda’
Anadolu’da yaşamış büyük mutasavvıflardan olan Eşrefoğlu Rumi Hazretleri bu Ramazaniyesiyle mübarek aya veda ediyor. Veda ederken de birkaç istekte bulunuyor. Ey mâh-ı tâban (parlak ay) bizi Yüce Yaratan’a şikâyet etme, günahımız çok, bu günahları ortaya dökme, sen zaten af ayısın, eğer sende bizden şikâyetçi olursan bizim hâlimiz nice olur.
Son olarak yakın dönem edebiyatımıza gelip yaşadığı dönemdeki Ramazan aylarına farklı bir pencereden bakan Necip Fazıl’dan bir Ramazan yakınması verelim.
Karagöz seyri değil, gözyaşı dökme ayı;
Bilinmezi bilirler, bilseler ağlamayı...
Üstat bu beytiyle her geçen sene daha da garipleşen Ramazan ayı eğlencelerine ve bu eğlencelere katılan insanlara serzenişte bulunarak bu ayın eğlence ayı değil aksine gözlerden oluk oluk yaş akıtma ayı olduğunu belirtiyor.
Maatteessüf bu Ramazan ayı eğlenceleri günümüzde iyice çığırından çıktı. Karagöz eğlencelerinin pabucu çoktan dama atıldı bile. Gözden yaş akıtmak yerine Ramazan ayı akşamları eğlence eğlence gezer bir duruma geldik.
Eşrefoğlu Rumi Hazretlerinin isteklerine katılarak bu mübarek ayın bizden şikâyetçi olmaması temennisiyle Ramazan ayınız mübarek olsun.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.