Fıkıh Rehberi
Sorular & Cevaplar
İlahiyatçı, İslam Hukuku mezunu hocalarımız tarafından Kur'an ve Sünnet ışığında sorularınız cevap buluyor
Soru Detayı
Cevaplandı
Soru:

Kurban Bayramında Hac yapan kişi kurban kesmeli midir?

hac yapan kişiye hac kurbanının haricinde, kurban bayramından dolayı kurban kesmesi gerekir mi?

Soru Tarihi : 19.03.2009 Soran: muhammed

Cevap:
Hac Kurbanı:
Hacc-ı İfrad yapan kimse, şeytan taşladıktan sonra, yaptığı hacdan dolayı isterse kurban keser isterse kesmez; ancak kurban kesmesi efdaldir.

Hacc-ı Kıran ve Hacc-ı Temettu' yapan kimseye ise, yaptığı hacdan dolayı kurban kesmek vaciptir.

Bayram Kurbanı:
Hac yapan kimse, seferi ise ona bayram kurbanı vacip değildir. Hacı, seferi değilse ve dinen de zengin ise Mekkeliler gibi ona da bayram kurbanı vaciptir, kesmesi gerekir. (İbn-i abidin, Cemre-i

Akabe'de Şeytan Taşlama Babı, Kıran ve Temettu' Haccı Babı) Hacı Mekke'de seferi midir yoksa mukim mi?
 Bir hacı, Zilhicce'nin ilk on gününde Mekke'ye girerse ve 15 gün kalmaya niyet ederse mukim olmaz. Çünkü Mina'ya ve Arafat'a çıkacaktır, bu niyetle gelmiştir. Bu sebeple Mekke de kalacağı süre 15 günden az olacaktır ve hükmen seferi olacaktır.
 Eğer hacı Mina'dan Mekke'ye döndükten sonra 15 gün kalmaya niyet ederse mukim olur.
 Hacının, Arafat'a ve Mina'ya gitmeden önce Mekke'de 15 gün kalma durumu var ise ve Mekke'de 15 gün kalmaya da niyet etmişse o halde Mekke'de mukim olur.
 Hacı, kaldığı 15 gün müddetince bir yerde gecelemeye, diğer yerde de gündüz kalmaya niyet etse bakılır: İlk önce gündüz kalacağı yere giderse seferi olur. Lakin ilk önce gece kalacağı yere giderse mukim olur ve oradan başka yere giderse de seferi olmaz. Çünkü kişinin ikamet yeri gecelediği yerdir.
 Hacı, Medine'de 15 gün kalmaya niyet ederse mukim olur. (İbn-i abidin, Müsafirin Namazı Babı) Bu hususta İbn-i abidin şu nükteyi nakletmiştir: İsa b. Eba'nın fakih olmasına sebep olan konu, hacının Mekke'de mukim olup olmayacağı meselesidir. İsa b. Eba, hadis okumakla meşgul bir zattır ve başından geçenleri kendisi şöyle anlatır: 'Zilhiccenin ilk on gününde bir arkadaşımla birlikte Mekke'ye girdim. Ve orada bir ay kalmağa niyet ettim. Namazlarımı da dört rekat üzerinden tamamlamaya başladım. Derken Ebu Hanife'nin talebelerinden biri bana rastlayarak, 'Sen hata ediyorsun, (namazları kısaltarak kılman lazım, seferisin); çünkü Mina'ya ve Arafat'a çıkacaksın.' dedi. Mina'dan döndüğümde arkadaşım çıkmaya niyet etti. Ben de ona arkadaşlık etmek istedim ve namazları kısa kılmaya başladım. Ebu Hanife'nin talebesi bana yine. 'Hata ettin; çünkü sen Mekke'de mukimsin (çünkü 15 gün kalmaya niyet ettin, namazları kısaltamazsın). Oradan (Mekke'den) çıkmadıkça seferi olamazsın.' dedi. Kendi kendime, 'Ben bir meselede iki yerde hata ettim!' dedim. Ve İmam Muhammed'in ilim meclisine dönerek fıkıhla meşgul oldum.'