Fıkıh Rehberi
Sorular & Cevaplar
İlahiyatçı, İslam Hukuku mezunu hocalarımız tarafından Kur'an ve Sünnet ışığında sorularınız cevap buluyor
Soru Detayı
Cevaplandı
Soru:

Hürmeti musahara hakkında

Bir anne erkek çocuğunu veya bir baba kız çocuğunu şehvetle tutsa karı-koca birbirlerine haram (hürmet-i musahare) olur mu? Bu husus vesvese ve sihir olabilir mi? Zira peygamber efendimize sihir yapılmıştı, olmamış şeyleri olmuş gibi görmüş idi.

Soru Tarihi : 19.03.2009 Soran: . / trabzon
Kategoriler: Aile Mahremiyet

Cevap:
Bu mevzuda mezheplerin görüşleri şöyledir.
Hanbeli Mezhebi:
Hanbeli mezhebinde bu hususta iki görüş vardır. Ancak sahih olan görüş şudur: Erkekle kadının tenhada buluşmaları, erkeğin mahrem yeri (vajina) dışında kalan kısımlardan lezzetlenmesi, şehvetle bakması, öpmesi, ellemesi ve cinsel temasın öncülüğü olan hareketlerden her hangi birini yapması 'hürmet-i musahareyi' (hısımlık mahremiyetini) gerektirmez. (el-Ceziri, c.5, s.2129)

Şafii Mezhebi:
Kadına bakmak ve yapışmakla hürmet-i musahare sabit olmaz. (Mülteka, c.2, s.121) Tenin tene şehvetle dokunması, bu duyguyla kadınla kucaklaşmak gibi benzeri şeyler hürmet-i musahareyi gerektirmez. (İslam Fıkhı, Celal Yıldırım, c.2)

Hanefi Mezhebi:

Şehvetle dokunmak, öpmek, kucaklaşmak, okşamak, çimdiklemek, tenasül organına bakmakla hürmet-i musahare sabit olur. (Reddü'l-Muhtar, el-Ceziri, Mülteka, el-İhtiyar, Fetevayi Hindiyye) Yukarıdan anlaşılacağı üzere; bir annenin erkek çocuğunu veya bir babanın kız çocuğunu şehvetle tutması ve benzeri şeylerin hükmü mezheplere göre şöyledir:

Hanefi Mezhebi:
Karı-koca birbirlerine haram olurlar, ayrılmaları gerekir.

Şafii ve Hanbeli Mezhepleri:
Karı-koca birbirlerine haram olmazlar, yani hürmet-i musahare gerçekleşmez. Ama çirkin bir günah işlemiş olup tevbe ve istiğfar edip derhal bu duygulardan temizlenmenin yollarını arayıp, terk etmesi lazımdır. Sonuç olarak;okurumuzun hali, içinde bulunduğu psikolojik durum ve zamanımızdaki şartlar göz önünde bulundurulduğunda Hanbeli ve Şafii mezhebine göre amel etmesi daha uygundur. Yani hürmet-i musahare bu şartlarda sabit olmaz.Bu ruhsattan istifade, sorulan husus kişide süregelen bir ahlaka dönüşmediği zaman için geçerlidir. Bu hisler, ahlak haline geldiği zaman, bu ruhsattan istifade edemez. Bu ve benzeri vesveselerden kurtulmak için farzların edasıyla birlikte nafile namaz, oruç, zikir, evrad ve salavat gibi ibadetlerle meşgul olup bunlarla yardım olunmalıdır. Bunun yanı sıra ihtiyaç halinde psikologlardan yardım almanın da bir tedavi yöntemi olduğunu unutmamak gerekir. Peygamber (s.a.v.) efendimize yapılan sihir meselesinin aslı ise kısaca şudur: Rasulullah (s.a.v.)'e sihir yapılmıştır. Ama Allah (c.c.)'nun emriyle, Cebrail (a.s.) bunu Rasulullah (s.a.v.)'e haber verip, Allah'tan bir vahiy olarak Muavvizeteyn (Felak ve Nas) surelerini indirmiş, bunları okumasını söylemiştir. Rasulullah (s.a.v.)'de bu sureleri okumuş, büyü daha tesir etmeden bozulmuştur. Olmamış şeyleri oluyormuş gibi görme hadisesi vukuu bulmamakla beraber bu gibi rivayetler, diğer rivayetlere göre zayıftır. Çünkü bu, Peygamberlerin 'İsmet' (korunmuşluk) sıfatına muhalif olup Kur'an'a, Sünnet'e ve tabiatıyla bütün ahkam-ı şeriata halel getirmektedir. Daha geniş bilgi için araştırma yapılmalıdır.

Sonuç olarak; Peygamberimize zarar vermek için büyü yapılmış; ama tesir etmemiştir. Sahih olan kavil budur.