Özlenen Rehber Dergisi

170.Sayı

EHL-İ BEYT ÜZERİNE

Sümeyye ÇETİN Özlenen Rehber Dergisi 170. Sayı
Efendimiz (s.a.s) buyuruyor:
"Çocuklarınızı terbiye etmek istiyorsanız, onlara 3 muhabbeti aşılayın.
1.Peygamberinizin muhabbeti,
2.O’nun Ehlibeytinin muhabbeti,
3.Kur’an’ın muhabbetini aşılayın."
Kur’an da Ehl-i Beyt konusunda üzerinde durulması gereken 4 önemli ayet var;
Tathir Ayeti-Ahzab 33/33
Meveddet Ayeti-Şûra 42/23
Salavat Ayeti-Ahzab 33/56
Mübahele Ayeti-Âli İmran 3/61
Tathir ayeti yani Ahzab Sûresi 33.ayeti kerime; eğer biz bu ayeti kerimeyi doğru anlarsak;
- Ehl-i beyt’in kimlerden oluştuğunu
- Ehl-i Beyt’in konumunu
- Bir müslümanın hayatında Ehl-i Beyt’in değerinin nasıl olması gerektiğini anlayacağız.
Ahzab Sûresi 28.ayetten 33.ayete kadar olan birlikte nazil olmuş bir gruptur.
Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle: Eğer dünya dirliğini ve süsünü (refahını) istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim. Eğer Allah’ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
Annelerimiz, Efendimiz(sav)’den dünyalık talepte bulunmuşlar. Annelerimizin bu isteklerini makûl görün çünkü onlar da insandır. Hicretin 5.yılı… Ben-i Kurayzaoğullarından gelen ganimetten Efendimiz (s.a.s)’e düşen 5/1’di. Efendimiz (s.a.s.), o ganimeti eve getirmeden dağıttı. Analarımız ise dünyalık talepte bulundu, Efendimiz hiçbir şey demedi ama bir kırgınlık oldu ve evden çıkıp Mescid-i Nebevi’ye geldi. Mescid-i Nebevi’de şu anda da var olan Elçiler Sütunu’nun olduğu yere çadır kurdu. Bir ay evine gitmedi, konuşmadı, söz yoktu çünkü söz olursa tesir olur.
İnanın biz çok konuşuyoruz, çok konuştuğumuz için tesiri yok. Efendimiz (s.a.s) sukûnetli tavrı ile Analarımızın var olan seviyelerine seviye katıyor. Onları alıyor bir noktadan daha ötelere götürüyor. Bazı Sahabiler duyuyor, hatta kendi aralarında konuşuyorlar. ’Efendimiz(sav) Hanımlarını boşadı mı?’ diye olayı Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer Efendimiz’e intikal ettiriyorlar. Hz.Ebubekir ve Ömer Efendimiz, Hücre-i Saadet’e gidiyor, Bilâl-i Habeşi huzura gidip söylüyor ama izin yok. Biraz sonra tekrar izin istiyorlar, ikisi de giriyor Efendimiz(s.a.s.) yanına. Hz.Ömer anlatıyor: ’Analarımız oturmuş, Efendimiz(sav) oturmuş ama hiç kimseden ses yok.’
Ömer Efendimiz anlatıyor: ’ Bir şey söyleyeyim, Efendimiz (s.a.s.) biraz gülsün, o mesele üzerinden mevzuya geleyim. Ya Rasulallah! Hanımım sabah benden bir şey istedi, ben de hanımın boğazından tuttum. İstiyor musun, istemiyor musun?’ dedim. Vazgeçti, istemedi. Efendimiz (s.a.s.), öyle tebessüm ediyor, öyle tebessüm ediyor ki, tebessümü bittikten sonra gözleri dolu dolu oluyor. Sonra dönüp Ömer Efendimize diyor ki: Bak bunlar da benden aynısını istiyorlar. O (s.a.s.) Efendimiz sözünü bitirir bitirmez Ebubekir Efendimiz Aişe Anamızın yanına, Ömer Efendimiz de Hafsa Anamızın yanına gidiyor. ’Siz nasıl Peygamberden mal istersiniz?’ diye. Efendimiz (s.a.s.) bırakmıyor. Onlar istedi, Allah da bana bu ayetleri indirdi deyip ayetleri okuyor. Ayetler Efendimiz’in mübarek lisânından dökülünce Analarımız: ’Vallahi Ya Rasulallah bundan sonra Senden dünyalık adına bir şey istemeyeceğiz.’ Vallahi billahi istememişler. Her biri Efendimiz (s.a.s.)’den yıllar sonra vefat edecek. Halife Abdülmelik zamanına kadar yaşayacak Aişe Anamız. Halife 100 küsür altın gönderecek, Anamız altınların yüzüne bakmadan, cariyesine: Dağıt bunları! diyecek. Anamız ömrü boyunca bir daha istemeyecek. Onlar da kadın ama Efendimiz (s.a.s.) onlara seviye kazandırıyor.
Peygamber’in burada evine verdiği mesaj: ’Siz temsil makamındasınız, almadan vereceksiniz, feda olup feda edeceksiniz. Bu dünyada size karşılık yok.’
Câbir b. Abdullah rivayet ediyor: Ayetler nazil olduktan sonra Efendimiz (s.a.s.), hanımlarına tek tek sordu. Önce Aişe Anamıza sordu: ’Bu dünyayı mı, ahireti mi istiyorsun? Hemen cevap verme, ailenle de istişare et.’ Anamız dedi ki: ’ Ya Rasulallah böyle bir mesele aile ile istişare edilir mi? Benim bu dünyaya dair hiçbir isteğim yok, benim olmadığı gibi diğer hanımlarının da olmaz.’ Anamızın sözü bu. Efendimiz (s.a.s.) tek tek sordu Ümmü Seleme Validemize, Zeyneb b. Cahş, Mariyye Validemize. Hepsinin cevabı Aişe Anamızınki gibiydi.
Ey peygamber hanımları! Sizden kim açık bir hayâsızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır. Bu, Allah’a göre kolaydır. (Ahzab 33/30)
Neden iki kat azap veriliyor? Çünkü Onlar Peygamber Hanımı, onların bir konumu var. Sıradan bir insan değil ki. Sen yastığını Peygamber (s.a.s.) ile birleştireceksin, haneleriniz aynı olacak, hata yaptığın zaman da Allah Teâla seni sıradan bir mümin olarak görmüyor, seni mukarrep gördüğü için iki katına çıkarılıyor. Ve hemen sonrasında nazil olan ayet-i kerime:
Sizden kim, Allah’a ve Resûlüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükâfatını iki kat veririz. Ve ona (cennette) bol rızık hazırlamışızdır. (Ahzab 33/31)
Ey Peygamber’in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve doğru) söz söyleyin. (Ahzab 33/32)
Şimdi burada Rabbimiz, Peygamber’in Hanımı üzerinden sese dikkat çekiyor. Sesin tesettürü. Böyle bir şey var mı? Var tabii. Tesettür sadece başa örtülen örtü değildir, o tesettürden bir parçadır. Tesettüre dair ayetleri okuduğumuzda seste bir tesettür olduğunu, yürüyüşte bir tesettür olduğunu, bakışlarda bir tesettür olduğunu, giyim-kuşamda bir tesettür olduğunu görürüz. Hepsi olunca ona ’mesture’ denir. Burada Peygamber Hanımları için söyleniyor ama sadece onlar için değil. Direkt muhatap onlardır ama mesaj geneldir. Çünkü Kur’anî meselelerde hitap, sebeb-i nuzül hususi olabilir ama hüküm geneldir. Bu ayetten mümin hanımlar alacaklarını alacaklar, asla karşı tarafı farklı bir hâle getirerek konuşmayacaklar. Karşısındakini farklı bir beklenti içine sokacak, yüreğinde var olan hastalığını ziyedeleştirecek şekilde konuşmayacaklar. Net, açık, fazla kelime ile değil, bir-iki kelime ile dertlerini anlatıp bitirecekler. Kocasıyla, mahremiyle konuşacakları hâl başka, bunların dışındakilerle konuşacakları hâl başkadır. İşte bu ayet bunu söylüyor bize.
Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. (Ahzab 33/33)
Müslüman kadının asli yerini söylüyor Kur’an.
Ehl-i Beyt kapsamına kimler girer? Efendimiz(s.a.s.)’in kızı Hz.Fatıma ve çocukları Ehl-i Beyt’ten olduğu gibi hanımları da Ehl-i Beyt’tendir. Allah Teâla burada müjdeyi Ehl-i Beyt’e veriyor. Allah sizden kiri giderip sizi tertemiz yapmak istiyor. Dinin intikal ve muhafazası noktasında Fatıma Annemizin evlatlarını işaret ediyor Efendimiz (s.a.s.).
Allah sevgilerine muvaffak eylesin.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.