Özlenen Rehber Dergisi

8.Sayı

El-melik (c.c.)

Sultan ÇONGAOĞL Özlenen Rehber Dergisi 8. Sayı
El-Melik, Allah’ın hükümranlığını simgeleyen isimlerden biridir. Kısaca ‘hükümdar’ demektir. Kur’ân-ı kerim, kırktan fazla yerde “Mülk” ve “Milk” mastarlarından türetilmiş çe?itli kelimeleri kullanmak sûretiyle, her türlü hükümdarlı?ın Allah’a ait oldu?unu vurgulamı?tır. Bu gerçek kur’ân’da, en çok; “Göklerin ve yerin hükümranlı?ı Allah’ındır.” ifadesiyle gelmi?tir.

“Melekût” kelimesinde ki mülk ifadesi = Hükümdarlık olmakla beraber, sonundaki “tâ” harfinin mübala?a için olması hasebiyle de; “tasarruf edilen ?ey üzerinde müstakil olarak tam hükümran olmak” anlamındadır.


Böylece Kur’ân, insan nazarında fânî dünyada makamların en büyü?ü olan hükümdarlı?ın gözlerde fazla büyütülmemesi gerekti?ini, bunların geçici birer unvan oldu?unu, hakikî hükümdarların ise Allah Teâlâ oldu?u gerçe?ini zihinlere yerle?tirmekte ve ?irkin nüfûz edebilece?i kapılardan birini daha kapatmı? olmaktadır. Ahmet Halvetî hazretleri bu Kur’ânî gerçe?i ?u sözler ile çok güzel özetlemi?tir: “İnsan zâhirde muhtar (diledi?i gibi seçme ve yapabilme yetisi olan) hakîkatte ise mecburdur.” Yani her ?ey hakîkatte Allah’a boyun e?er ve gerçek tasarruf irade-i külliyye’ye sahip olan Allah’a âittir. Allah lütuf sahibidir. Kullarına asla zulmetmez. Hiçbir kul onun adaletinden hâlî de?ildir. Ve Allah (c.c) imtihan etmek için cüzî irade verdi?i kulların kötü hallerinden, küfründen razı de?ildir.


Elmalılı’nın ifadesiyle, yerde ve gökte bütün kâinatta dünya ve âhirette tasarruf ve saltanatı icât ve idâm, tesir be tedbir, emirlerini uygulatma, hükümlerini yürütme, lütuf ve kahır, yüceltme ve nîmetlendirme hep onun elinde, onun kudret avucundadır.


Yunus aleyhi’s-selam balı?ın karnında, o zindanda, o fırtınalı denizde ümitsizli?e dü?medi ve; “Benim bir Rabbim, bir sultanım var, benim sesimi i?itir ve bana imdat eder.” dedi ve ?öyle tesbih etti: “İlahî senden ba?ka hiçbir ilah yoktur. Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim. Şüphesiz ki ban zalimlerden oldum.” Bundan sonradır ki Yunus (a.s.) selamet sahiline çıkarıldı. O öyle bir melik, öyle bir sultan ki hükmü denizde geçer, karada geçer, gökte geçer ve her ?ey ona boyun e?er, râm olur.


Her ?eyin anahtarı Cenâb-ı Hakk’ın yanındadır. Her ?ey onun emir ve iradesi ile halledilir. Onu bulan her muradına erer. Onu yitiren ise her ?eyi yitirir. Çünkü bir memleketin sultanını razı edenin o memlekette her i?i görülür. Sultanı gücendiren ise bütün ahaliyi memnun etse de önemi yoktur. çünkü i?inin görülmesi yine sultanın izine, rızasına ba?lıdır.


Bir âyet-i Kerîme’de onun bu e?siz hakimiyeti için ?öyle buyurur: “De ki: Ey Mülkün gerçek sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü diledi?ine verirsin. Diledi?inden de onu çeker alırsın. Diledi?ini aziz edersin diledi?ini de zelil edersin. Hayır senin elindedir. Muhakkak ki sen her ?eye kadirsin. Geceye gündüzü katar gündüze de geceyi katarsın. Ölüden diriyi diriden de ölüyü çıkarırsın. Diledi?ine de sayısız rızık verirsin.” (Âl-i İmran / 26-27) Ebû eyyûb el-Ensârî (r.a)’den ve Hz. Ali (r.a) Efendilerimizden rivayet edildi?ine göre Rasûlullah (s.a.v) buyurmu?tur ki:

“Fâtihâtü’l-Kitab, Âyet el-Kürsî, Âl-i İmran 16-17. âyetler ve Al-i İmran 26-27. âyetler (yukarıda zikredilen âyetler) nazil oldukları zaman, Allah-u Teâlâ ile aralarından hiçbir hicap bulunmaksızın Allah’ın ar?ına yapı?arak; “Yâ Rabb! Bizi yer yüzüne ve sana isyan eden insanlara indiriyorsun.” dediler. Allah-u Teâlâ da; “Ahdim olsun, sizi her namazın ardından okuyan her hangi bir kimsenin kusuruna bakmayarak makamını cennet kılaca?ım. Onu kutsal huzurda iskan edece?im. Her gün kendisine yetmi? defa nazar edece?im ve yetmi? türlü ihtiyacını giderece?im. Bunun en a?a?ısı ma?firettir ve onu, her bir din dü?manından, hasetçinin
?errinden koruyaca?ım ve ma?firet edece?im.”(Tirmîzî, Sevâbü’l Kur’ân) buyurdu.


Ebu’s-suûd tefsirinde der ki: Bazı kitaplarda ?öyle bir kutsî hadis vardır: “Ben Azîmü’?-Şân olna Allah, hükümdarlar hükümdarıyım. Hükümdarların kalpleri ve alınları benim elimdedir. Kullarım bana itaat ederlerse, ben de o hükümdarları onlara rahmet kılarım. E?er kullar bana isyan ederlerse, ben de o hükümdarları onlara ceza kılarım. Şu halde hükümdarlar sövmekle me?gul olmayın ve fakat bana tevbe ve münacat eyleyin ki, onları size do?ru meylettireyim.” Bu hadisin içeri?i ile “siz nasıl olursanız öyle yönetilirsiniz” hadis-i ?erifinin manası a?a?ı yukarı aynıdır. Buradan anla?ıldı?ı üzere ba?ımıza gelen iyilikler ve kötülükler de Allah’ın elindedir. İmtihan olmaktayız. Hep iyilikleri tercih edersek, in?allah Allah da bize dünyayı hizmetçi kılar. Biz itaatten uzakla?ırsak bütün dünya bize hasım olur ve sıkıntı yapar. Bizler de ço?u zaman bu sıkıntıların bizim itaatsizli?imiz sebebi ile geldi?ini anlayamaz, bize Rabbimizin bir ihtarı oldu?unu kavrayamaz ve sıkıntının sebebini bo? umutlarda ararız, asıl meseleyi kavrayamayız. Rabbimiz bizi her ?eyi kendinden görenlerden ve tedbiri, itaatle alanlardan eylesin.


İnsan gerek kendisi ile, gerekse hem cinslerinde gördü?ü cüzî sıfatları birer mihenk ve birer mikyas edinerek Allah’ın sınırsız sıfatlarını hissedip anlayabilir.

Malikiyet ve hakimiyet sıfatı bunlara örnek verilebilir. Mesela insan ?öyle dü?ünmelidir: Ben nasıl bu evi yapmı?sam ve içindekilerle beraber idare ediyor, bakımını sa?lıyor, geçimini temin ediyorsam; ?u büyük kâinat sarayının da bir ustası, bakıcısı, yöneticisi ve hükümdarı vardır.

Faydalanılan eserler:
1. Esmâ-i Husnâ, Doç. Dr. Abdülaziz Hafız, Gençlik Yay., İst. 2002.
2. Esmâ-i Husnâ Şerhi, M. Necâti BURSALI, Erhan Yay., İst. 2002.
3. Abdulkadir GEYLÂNÎ ve Esmâül Hüsnâ Kasîdesi, Yrd. Doç. Dr. Niyazi BEKİ, Sultan Yayın Evi, İst. 2001.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.