Özlenen Rehber Dergisi

71.Sayı

Gurbetten Haberler...kalbin Amel-i Salihası İlâhî Muhabbete Dair...

Rukiye TAŞDEMİR Özlenen Rehber Dergisi 71. Sayı
Kalbin Amel-i Salihası İlâhî Muhabbete Dair...Cenâb-ı Hakk`a karşı beslenen ihlâslı sevgi, aşk ve dost edinmek anlamlarına gelen muhabbet; yoğun arzudan dolayı kalbin coşup taşması, sevilene ulaşmak için çırpınmasıdır. Sevene ‘muhibb’, sevgiliye ‘habib’ ve ‘mahbub’ denir.
Allah’u Teâlâ´nın, kulun zatina olan muhabbetinin eser ve semereleri; onu herkes arasından seçmesi, kulun Hakk ile bulunması ve gönüllerin sevgilisi, insanların makbulü olması ve adını cihanın duymasıdır. Nitekim Hz. Habib-i Ekrem (s.a.v.) buyurdular ki: “Allah’u Teâlâ bir kulunu sevince, onun sevgisini birçok sulara karıştırır. O sulardan içen O’nu sever.” İşte, kulun sevgi ve muhabbeti gönüllere ekilirse, meyvesi; halkın ona ikramıdır, insanların şefkat ve saygısıdır. Onu sevenler de, Allah’u Teâlâ’yı sever.
Cüneyd-i Bağdadî (k.s.) “Muhabbet, kalbin meylidir” demiştir. Bu meyil kulun samimi ve içtenlikle Allah’a ve O’na ait olan ibadet ve taata yönelmesidir. Muhabbet, tercihi sevgiliden yana kullanmaktır. Allah’ın kulunu sevmesi, kulun elçisine uyması şartına bağlanmıştır. Muhabbet sahibi, ancak Rasûlullah (s.a.v.)’e ittiba etmekle sevgisine geçerlilik kazandırabilir. Cenâb-ı Hakk bu hususu Kur’ân-ı Kerim’inde söyle dile getirir: “De ki: Eğer siz Allah (c.c.)’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah (c.c.) da sizi sevsin.” (Âl-i İmran; 311)
Evet, Cenâb-ı Hakk’ın ilâhî emirleri çerçevesinde yaşayarak bu sevgiyi elde edebiliriz. Çünkü bu kuru bir iddia olmamalıdır. Seven sevdiğini hoşnut etmelidir. O ne istiyorsa hulûs-i kalp ile yerine getirmeli, sevmenin ve sevilmenin bedelini ödemelidir. Bu bedel Yaratan’a kulluktur. Kulluğun gerektirdiği her ne varsa yerine getirmek için azami gayret sarf etmeli hatta bu uğurda her şeyini feda edebilecek bir gönle ve bu gönülde kök salmış, sarsılmaz bir imana sahip olmalıyız.
Peygamber (s.a.v.) efendimiz de dualarında şu imanı istemiştir:
“Ey Allah’ım! Bana doğru iman ve akabinde küfrün olmadığı -kesin inanç-ver.” Tasavvuf büyüklerinden Rabiatü’l-Adeviyye annemiz de böyle bir yakınlaşma sonucu elde ettiği aşk hâlini söyle anlatır: “Bir gün Peygamber (s.a.v.)’i rüyamda gördüm. Bana “Ya Rabia! Beni sever misin?” diye sordu. Dedim ki: “Ya Rasûlallah! Seni kim sevmez ki?”
Hz. Raiba kalbindeki Allah sevgisini şu sözlerle ifade eder: “Allah’ım! Sana olan sevgim mâsivayı bırakıp sadece seni zikretmeme sebep oldu. Sevilmeye layık oluşun, seni görmedikçe, kâinatı görememe durumuna getirdi beni...”
Muhabbet dışında her hususta söylenecek birçok söz vardır; ancak muhabbet; anlatılması güç, ince ve yüce bir haslettir.“O bir ateştir ki, onun yakıtı sevenlerin ciğerindedir.”
Selâm ve dua ile....
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.