Özlenen Rehber Dergisi

4.Sayı

Ümmü'l Mü'minîn Hazreti Hafsa Binti Ömer (r.anha)

Erol KILIÇ Özlenen Rehber Dergisi 4. Sayı
Hazret-i Hafsa (r.anha) Hz. Ömer’in kızıdır. Bilgili ve kültürlü, irâdesi kuvvetli, sadakat sahibi bir İslâm hanımefendisi ve Müminlerin annesidir. O devirde okuma-yazma bilen, kültürlü olan pek ender kadınlardandır. Hicretin üçüncü yılında Rasûlullah (s.a.v) efendimizin aileleri arasına katılarak mü’minlerin annesi olma şerefine nail oldu.

Mekke’de Bi’set’ten be? yıl önce doğdu. Babası, Hz. Ömeru’l adl, annesi Osman bin Maz’ûn (r.a)’in kız karde?i Zeynep’tir. Babası ile birlikte Mekke’de Müslüman oldu. İlk evlili?i Ashap’tan Huneys bin Huzâfe (r.a) iledir. ilk Müslümanların olan bu bahtiyar aile, birlikte önce Habe?istan’a, daha sonra Medine’ye hicret etmi?tir.

Huneys (r.a), Bedir ve Uhud gazvelerine i?tirak etmi?tir. Her iki gazvede de kahramanca çarpı?tı. Uhud sava?ında ciddi ?ekilde yaralanmı?, Medine’ye dönüldü?ünde ?ahadet ?erbetini içmi?tir. Hazreti Hafsa (r.anhâ) genç ya?ta e?ini kaybetmi?ti. Hz. Ömer (r.a) kızının dul olarak kalmasına gönlü râzı de?ildi. Onu bir an evvel Salih bir kimseye nikahlamayı dü?ünüyordu. Bunun için ilk olarak en yakın dostlarından Hz. Osman (r.a)’a kızı ile izdivacını teklif etti. Zira Hz. Osman’nın da o sırada, hanımı, Peygamberimiz’in kızı Rukiyye (r.anhâ) vefat etmi?ti, yeniden evlilik için müsaitti.

Hz. Osman’a yaptı?ı bu teklifi Hz. Ömer Efendimiz kendi dili ile ?öyle anlatır: “Osman bin Affan’a gittim. Onu hüzünlü gördüm. Üzüntüsünü gidermek ve teselli etmek için ona Hafsa’dan bahsettim. istersen Hafsa’yı sana nikâhlayayım dedim. Osman birden cevap veremedi. Hemen evet diyemedi. Biraz dü?ünmek için zaman istedi ve Hele bir dü?üneyim dedi. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra karsıla?tı?ımızda, ?imdilik evlenemeyecegim diye özür diledi.”

Hz. Ömer aynı teklifi Hz. Ebû Bekir (r.a)’a yapmayı dü?ündü. Onunla karsıla?tı?ında: istersen sana kızım Hafsa’yı nikahlayayım dedi. Hz. Ebû Bekir de sustu. Hiçbir cevap vermedi. Bu sebeple ona, Hz. Osman’a gücendi?inden daha fazla darıldı. Hz. Ömer (r.a) iki samimî arkada?ından müspet bir cevap alamayınca canı sıkıldı ve içerledi. Üzüntülü bir ?ekilde Rasûlullah (s.a)’in huzuruna girdi ve söyle dedi: “Yâ Rasûlallah! Ben Osman’a ?a?ıyorum. Hafsa’yı ona nikâhlamak istedim de yana?madı. Ebû Bekir de öyle...” İki Cihan Güne?i Efendimiz Hz. Ömer’e tebessüm ederek: “Yâ Ömer! Hafsa, Osman’dan, Osman da Hafsa’dan daha hayırlı birisiyle evlenecektir. buyurdu. Hz. Ömer (r.a), Efendimiz (a.s)’ın bu cevabına kar?ı heyecanlanmı? ve çok sevinmi?ti; çünkü o Hz. Osman ve Hz. Ebu Bekir’den daha hayırlı olan ki?inin ancak Efendimizin kendisi oldu?unu biliyordu. Nihayet Nebiye-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz Hafsa’ya tâlip oldu.

Hz. Ömer (r.a)’a: Sen kızın Hafsa’yı bana nikâhlarsın. Ben de kızım Ümmü Gülsüm’ü Osman’a nikâhlarım. buyurdu. Hz. Ömer bu müjdeye çok sevindi. iki Cihan Güne?i Efendimiz bu haberle Hafsa’yı kendisine Allah’ın nikâhladı?ını ifade etmi?ti. Hicretin üçüncü yılında ?aban ayında Hz. Hafsa, Rasûl-i Ekrem (s.a) Efendimizle nikâhlanarak mü’minlerin annesi olma ?erefine erdi.

Fahr-i Kâinat (s.a) efendimiz bu nâzikâne te?ebbüsü ile üç büyük sahâbîsi arasındaki dostlu?u, karde?li?i, din ba?ını hısımlıkla, akrabalıkla daha da kuvvetlendirmi? oldu. Âi?e’yi nikahlayarak Hz. Ebû Bekir (r.a)’i Hafsa’yı nikahlayarak da Hz. Ömer (r.a)’i taltif etti. Onları kendine kayınpeder, kızlarını da mü’minlerin anneleri olma bahtiyarlı?ına kavu?turdu.

Hz. Ebu Bekir ve Hz. Osman Efendilerimiz Hz. Ömer’in teklifini Rasûlullah Efendimizin bu husustaki Husn-u niyetlerini bildikleri için reddetmi?ler, fakat Efendimiz (s.a.v), bu iste?ini kendisi if?a etmeden, ondan söz etmeyi edebe mu?ayyer gördükleri için sukut etmi?ler, bir cevap vermemi?lerdi. Daha sonra bu durumdan haberdar olmadı?ı için, etti?i teklifin en yakın dostlarınca reddedildi?ine üzülen Hz. Ömer’e Hz. Hafsa’nın nikahı sonrası bu durumu izah etmek isteyerek onun üzüntüsünü ?u ?ekilde izale etmi?ler ve Hz. Ömer’e Şöyle demi?lerdir:

“ Sen Hafsa’yla evlenmemizi bizden istedi?inde, bizim de sana cevap vermedi?imiz zaman herhalde bize gücenmi?sindir. Evet dedi Hz. Ömer. Bunun üzerine Ebû Bekir (r.a) ?unları söyledi: Bize bu konuyu açtı?ında sana bir cevap vermeyi?imizin sebebi, Rasûlullah (s.a.v)’in Hafsa ile evlenmekten söz etmesidir. Elbette onun sırrını if?â edemezdik. Şayet Nebiye-i Muhterem, Hafsa ile evlenmekten vazgeçseydi, elbette onunla Osman ya da ben mutlaka evlenirdim.”

Hz. Hafsa (r.anhâ), Rasûlullah (s.a.v)’in evine Sevde ve Âi?e (r.anhümâ) annelerimiz varken gelin olarak geldi. O, iki Cihan Güne?i Efendimizin saâdet hânelerine geldi?inde yirmi ya?larındaydı. Sevde (r.anhâ) annemiz Âi?e (r.anhâ) gibi onu da büyük bir gönül rahatlı?ı içinde kar?ıladı. Her ikisine de hizmet etti. Hafsa (r.anha) da gençti. Bilgili ve onurluydu. Özü sözü birdi. iradesi kuvvetliydi. Hâne-i saâdette iki genç annemiz olmu?tu. ikisi de Efendimize hizmet etme yarı?ında gayretlerini esirgemiyorlardı. Son derece nâzik davranıyorlardı. Sevgi ve hürmette kusur etmemeye çalı?ıyorlardı.

Fahr-i Kâinat (s.a.v) Efendimiz de iki aziz arkada?larının kızları olmaları sebebiyle gücünün yetti?ince onlara müsâmaha ile davranıyordu. Kadınlık zafiyetlerini, gençliklerini göz önüne alarak daha merhametli, daha ?efkatli muâmele ediyordu. Fakat be?er olarak sıkıntılı zamanlar da geçiriyordu. Zira onlar da her kadın gibi kocasını kıskanmakta ve bazen bu sevgi kıskançlı?ı, bal ?erbeti mevzuunda oldu?u gibi hafif üzüntü ve ihtarlara sebebiyet vermi?tir.

Çünkü onlar müminlerin annesi idiler ve her kadından farklı olarak Allah’ın katında hep temiz, üstün ve mukarreb kalmalarını Rabbimiz istemekte ve onlarda bu ?erefe layık olmak için ba?kalarından daha gayretkâr olmalı idiler, olmu?lardır da. Bal ?erbeti mevzuuna binaen Fahr-i Kâinat (s.a.v) efendimiz bir ara hanımlarından ayrılarak uzlete çekilmi?ti. Genç ailelerini güzel ahlakıyla e?itmek istiyordu. Ashab arasında bu durum, Rasûlullah hanımlarını bo?adı, diye yayıldı. Hz. Ömer (r.a) bu haberi i?itince do?ruca Efendimizin odasına yöneldi. kızı Hafsa’nın bir hatası olabilece?ini dü?ünerek Efendimiz’den içeri girmeye izin istedi ve huzura girerek Efendimizin gönlünü rahatlatacak ?u sözleri söyledi:

Ya Rasûlallah! Kadınlardan dolayı ne kadar sıkıntı çekiyorsun. ?ayet onları bo?arsan Allah da melekleri de seninle beraberdir. Ben de, Ebû Bekir de, müminler de seninle beraberiz... dedi. Hz. Ömer Efendimizin bu samimî ifadelerini Celîl olan Rabbimiz Tahrim Sûresi 4. ayette zikretmi? ve sözünü vahiy ile ?ereflendirmi?tir. iki Cihan Güne?i Efendimiz bu samimî ifadeler kar?ısında tebessüm etti. Gül yüzünden nurlar saçıldı. Hz. Ömer’in ve tüm müminlerin kalbine huzur ve sevinç vererek, ‘hanımlarını bo?amadı?ını, sadece uzlete çekildi?ini söyledi.’ söyledi. Hz. Ömer bu müjdeyi tüm Müslümanlara ula?tırdı.

Hz. Hafsa annemiz yaratılı? icâbı aynı babası gibi biraz celâlli idi. Hz. Âi?e (r.anhâ) annemiz onu söyle tavsif ediyor: “Hafsa tam manasıyla babasının kızıdır. Kuvvetli bir iradesi vardır. Özü sözü birdir.” Bir gün Rasûl-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz Hafsa annemizin yanında Hudeybiye’de biat eden ashabını anarak: “İn?aallah, Hudeybiye’de biat eden ashâbım Cehenneme girmez.” buyurdu. Hafsa (r.anhâ) da: “İçinizden oraya u?ramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinle?mi? bir hükümdür. (Meryem/ 71) âyetini okuyarak hatırlatmada bulundu. Efendimiz de ona: “Sonra, biz Allah’tan sakınanları kurtarırız; zalimleri de diz üstü çökmü? olarak orada bırakırız.” (Meryem sûresi; 72) ayetini okuyarak cevap verdi.

Hz. Hafsa (r.anhâ) annemiz ibadete dü?kündü. Çok namaz kılar, çokça nâfile oruç tutardı. Onun hayatı da di?er annelerimiz gibi fakirlik içinde geçti. Yatak olarak kullandı?ı bir ?iltesi vardı. Yazın onu altına sererdi. Kı?ın da bir tarafını altına serip, bir tarafını da üzerine örterdi. Ço?u zaman yemek için ekmek bulamazdı. Buna ra?men ?ikâyetçi olmadı. Hep haline ?ükretti.

O, Rasûl-i Ekrem (s.a.v) Efendimize son derece sadakat ve muhabbetle ba?lıydı. Kendisine hediye edilen ?eyleri yemez, içmez, Rasûlullah’a ikram ederdi. Onu daima nefsine tercih ederdi. Bir defasında kendisine bir tulum bal hediye etmi?lerdi. Rasûl-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz odasına u?radı?ında ondan ?erbet yapar ve ikram ederdi.

Hz. Hafsa (r.anha) Fahr-i Kâinat (s.a.v) Efendimizin dâr-ı bekâya irtikalinden sonra da önemli hizmetlerde bulundu. Hz. Ebû Bekir (r.a) devrinde Kur’ân âyetleri bir araya toplanarak Mushaf haline getirilmi?ti. Bu tek nüsha idi. Hz. Ebû Bekir (r.a)’in nezdinde kalıyordu. Vefatından sonra Hz. Ömer (r.a)’in nezaretine verildi. Hz. Ömer (r.a)’da yaralanıp ?ehid olaca?ı zaman kızı Hz. Hafsa (r.anhâ) annemize teslim etti. O da itina ile muhafaza etti. Hz. Osman (r.a) devrinde bu nüshadan ço?altıldı.

Hz. Hafsa (r.anhâ) vâlidemiz 60’a yakın hadis-i ?erif rivayet etti. Bunları kendisinden Buhârî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî ve İbni Mace de nakletmi?lerdir. Birkaç tanesi ?unlardır:

“Rasûlullah (s.a.v) yata?ına girdi?inde sa? elini ba?ının altına koyar ?öyle duâ ederdi: ‘Yâ Rabbi! Kullarını diriltti?in gün beni azabından koru.’ bunu üç defa tekrar ederdi.

“Peygamber efendimizin oturarak tesbih namazı kıldı?ını görmedim. Ancak, vefatından bir sene önce tesbih namazlarını oturarak kılmaya ba?ladı.”

“Peygamber efendimiz sa? eliyle yer, sa? eliyle içer, abdeste, giyinmeye, almaya ve vermeye sa?dan ba?lardı. Bundan ba?ka i?lere soldan ba?lardı.”

Hz. Hafsa anlatır: Rasûlullah Efendimiz, bir gün istirahat ediyordu. Bu sırada Hz. Ebu Bekir içeri girmek için izin istedi. İzin verilip içeri girdi. Rasûlullah hiç hâlini de?i?tirmedi. Sonra babam Hz. Ömer izin alıp içeri girdi. Yine hâlini de?i?tirmedi. Uzanmı? vaziyette iken onlarla sohbet ettiler. Daha sonra, Hz. Osman kapıya gelip içeri girmek için izin istedi. Peygamber Efendimiz oturdular ve Hz. Osman’ı bu ?ekilde kabul ettiler. Hepsi gittikten sonra sordum: Hz. Ebu Bekir ve babam Hz. Ömer içeri girdiklerinde hiç hâlinizi de?i?tirmediniz. Fakat Hz. Osman içeri girince, oturdunuz. Bunun sebebi nedir? Bunun üzerine; “Meleklerin hayâ ettikleri bir kimseden, ben nasıl hayâ etmem.”
buyurdu.

Hicretin 45. yılında altmı? yasında iken vefat eden Hz. Hafsa (r.anhâ) annemiz Cennetü’l Bakî’de müminlerin annelerinin yanına Abdullah bin Ömer, Asım bin Ömer, Salim bin Abdullah, Hamza bin Abdullah’ın eli ile tevdi edildi. Allah (c.c) ?efaatlerini nasip etsin.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

4 kişi yorum yazdı.