Özlenen Rehber Dergisi

2.Sayı

Hz. Hatice (r.a)

Aysel KOCABAŞ Özlenen Rehber Dergisi 2. Sayı
İslâm cemiyetinin oluşumundaki ilk aile ve bu ailedeki ilk insanlar: Biri alemlere rahmet Hz. Rasûlullah (s.a.v.) diğeri sevgi ve itaat örneği Hz. Hatice (R.Anha)’dır. Bu güzel yuvadan nur nesiller doğmuş, pak insanlar gelmiştir. Bizler bu güzel nesillerden iman, ahlâk, güzellik, iyilik, doğruluk, edep noktasında pek çok şey öğreniriz. Çünkü onlar Hz. Rasûlullah (s.a.v.)’in terbiyesinde yetişmişlerdir. Asr-ı Saadet’te açan o gül neslin, her biri hidayete ermemizde birer yıldız mesabesindedir. İşte bu güzel bahçede Hz. Rasûlullah (s.a.v.)’e en sevgili en yakın olan ve açan ilk gül Hz. Hatice (R.Anha)’dır.

İslâm annelerinin ilki olan Hz. Hatice (R.Anha), Kureyş kavminden ve Kureyş’in en asil hanedanındandır. İsmi Hatice olup davranış ve yaşayışlarındaki yüksek ahlâktan dolayı insanlar tarafından tâhire (temiz) lakabı verilmiştir. Babası Hüveylid İbn-u Esed’dir. Kusay’da Hz. Peygamber (s.a.v.) ile nesebi birleşir. Hanımları içerisinde Hz. Peygamber’e en yakın olan Hz. Hatice’dir. Hz. Peygamber (s.a.v.)’den önce iki kere evlenmiştir. Bu kişilerin vefatıyla Hz. Hatice dul kalmıştır.
Hz. Hatice, şerefli, soylu ve zengin bir kadındı. Hatırı sayılır bir serveti ve ticaret kervanları vardı ve bu serveti ustalıkla idare ediyordu. Yanında çalıştırdığı kişileri itinayla seçiyordu. Yüksek ahlâk ve ticari başarısı sebebiyle Hz. Hatice Şam’a ticaret kervanı götürmesini Hz. Rasûlullah’a teklif etti. Bu sefer sonucunda iki misli daha kazanç elde edildi.

Hz. Hatice Hz. Rasûlullah (s.a.v.)’deki olgun ahlâkı kavmi içerisindeki seçkinliğini duyuyordu ve Şam ticaretinde yanına verdiği kölesi Meysere’nin izlenimleriyle O’nu daha yakından tanıma imkânını bulmuştu. Meysere yol boyunca gördüklerini, O’nun güzel ahlâkını anlatıyordu. Bu sırada Allah’ın Rasûlu 25, Hz. Hatice 40 yaşlarındaydı. Hz. Rasûlullah (s.a.v.)’deki bu güzellikler karşısında Hz. Hatice (R.Anha) O’nunla evlenmek istedi ve bu arzusunu Hz. Rasûlullah’a bildirdi. Hz. Rasûlullah’ın teklifi, kabulünün ardından bir düğün merasimi yapıldı ve mehir olarak 20 cins deve veya 500 altın dirhem kararlaştırıldı. Hz. Hatice’nin Hz. Rasûlullah (s.a.v.) ile evliliği peygamberlikten öncedir. Hz. Hatice Peygamberimizle ahlâkının güzelliği sebebiyle evlenmişti.

Bu kutlu evlilikten ilk önce Kasım, Zeyneb, Rukiyye, Fâtıma, Ümmü Gülsüm, Abdullah (Tayyib) doğmuştur. Hz. Rasûlullah’ın İbrahim hariç bütün çocukları Hz. Hatice’den doğmuştur. Efendimiz Hz. Hatice ile 25 yıl süren beraberlikleri sırasında başka bir kadınla evlenmemiştir.

İbn-i Hacer: “Bu, Hz. Hatice’nin Hz. Rasûlullah (s.a.v.) nezdinde ne kadar kıymetli olduğunu ve faziletçe üstünlüğünü gösterir.” der. İbn-i Hacer Sözüne devamen: “Çünkü o Rasûlullah’ı başka kadınlardan müstağni kıldı. Hz. Rasûlullah 38 yıl süren evlilik hayatının üçte ikisini Hz. Hatice ile geçirmiştir. Bu uzun süre içinde, Hz. Hatice’nin gönlü kıskançlık ızdırabından korunmuştur. Bu fazilete öbür hanımları iştirak edemezler.” der.

Hz. Hatice Hz. Rasûlullah’a öyle büyük bir itaatle ve derin bir muhabbetle bağlı idi ki, tüm kalbini O’na vermişti. O’nu bir şey üzecek, sıkacak olursa hemen teselli verirdi. O’nun hizmetinden bir an dahi ayrılmazdı. İslâm büyükleri: “ Kadınların, erkeklerine hizmet muhabbet ve izzet göstermeleri Hz. Hatice’nin sünnetidir.” derler.

Hz. Hatice ile kurulan bu güzel yuva, büyük bir sevgi içinde devam ederken Hz. Rasûlullah (s.a.v.) 40 yaşlarına yaklaşıyordu. Kendileri Hira Mağarası’nda inzivaya çekilmeye başlamışlardı. Bu inzivalar sık sık meydana geliyordu. Ancak Hz. Hatice O’nu kendisinden uzaklaştıran inzivalara, canı sıkılmıyordu. Diğer kadınlar gibi konuşmalarıyla hareketleriyle huzurunu kaçırmıyordu. Bilâkis evde bulunduğu sırada elinden geldiği kadar sükuneti sağlıyordu. Hira’ya giderken O’nu uzaktan takip ediyor, O’nu korumak için hizmetçilerinden birini gönderiyordu. Yine Hz. Rasûlullah (s.a.v.) Hira’da bulunduğu bir sırada alemlerin beklediği an gelmiş, Cebrail (a.s) ilk vahyi indirmişti. Hz. Peygamber korku içerisinde titreyerek eşinin yanına döndü ve olanları anlattı. Hz. Hatice: “Sen doğru konuşursun, sıla-yı rahmi gözeten kişisin, emanete dikkat edersin, misafir perversin, halkın sıkıntılı ve üzüntülü zamanlarında yardıma koşarsın, Hak Tealâ Sen’i yalnız bırakmayacaktır.” dedi. Böylece o “Kübra” lâkabını hak ediyor, sevgi ve itaattaki üstünlüğünü kanıtlamış oluyor, eşine inancın zirvesini gözler önüne koyuyordu. O, Hz. Rasûlullah (s.a.v.)’i teskin ettikten sonra olanları amcasının oğlu Varaka Bin Nevfel’e anlattı. Varaka, zamanının meşhur Hrıstiyan alimlerindendir. Varaka, mağarada Peygamber Efendimizin karşılaştığı ve vahyin telkini anında kendini kuvvetlice sıkan varlığın Cebrail olduğunu, Peygamber Efendimizin de müjdelenen son peygamber olacağını bildirdi.

Bu ilk vahiyden sonra vahiy, 1,5 veya 3 yıl kesildi. Bu süre zarfında Rasûlullah (s.a.v.) Hira’ya çıkıyor vahyin özlemiyle yanıyordu. İşte O, Hira’da bulunan Allah Rasûl’üne yiyecek bir şeyler götürürken şu hitaba nail oluyordu: Ebû Hüreyre (R.A) anlatıyor: “Hz. Cebrail (a.s.) Hz. Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü! İşte Hatice geliyor. Beraberinde bir kap var, içerisinde katık mevcut. O yanınıza ulaştığı vakit, ona Rabb’inden (ve benden) selâm söyleyin ve onu gürültü ve yorgunluk bulunmayan cennette, içerisi oyulmuş inciden oluşan bir evle müjdeleyin.” Ebû Bekr İbn-u Davud gibi bazı alimler, bu hadise dayanarak Hz. Hatice’nin Hz. Aişe’den faziletçe üstün olduğuna hükmetmişler.

Bu hadisteki bir ziyadeye göre, Hz. Hatice bu ilâhî selâma şöyle mukabele eder: “O (Şânı yüce Rabb Tealâ) Selâmın kendisidir, selâm O’ndandır. Cebrail’e de bizden selâm olsun. Ey Allah’ın Rasûlü! Sana da selâm ve Allah’ın rahmet ve bereketi olsun.” Alimler bu cevaptan hareketle Hz. Hatice’nin derin ve vüsatli bir anlayış sahibi olduğunu belirtirler. O Cenab-ı Hakk’a selâm verilmeyeceğini, selâmın mahlukata verileceğini, Allah’a hamd ve senanın yakışacağını anlayarak yaratan ve yaratılan arasını ayırmıştır.

Yine Allah Rasûl’ü (s.a.v.) bir gün Cebrail (a.s)’ı hakikati ile, semayı kuşatmış olduğu haldeki heybeti ile gördü. Heyecan ile hemen eve gidip bir örtüye büründü. Müddessir süresinin ilk ayetleri nazil oldu. Bu sûre Hz. Peygamber’e Allah (c.c)’nün emirlerini ihtiva ediyordu. Tebliği, açıkça anlatması isteniyordu. İşte bu kutlu davete ilk icabet eden Hz. Hatice (R.Anha)’dır. Eşine duyduğu sonsuz güven, sevgi ve Allah sevgisi onu, “Lâ ilâhe illâllâh....” demeye götürmüştü. İlk Müslüman kadın Allah Rasûlü’nün yanında en büyük destekçi, Hz. Hatice (R.Anha) annemiz olmuştur.

İbn-i Hacer: “Hz. Hatice’nin bir çığır aştığını ve bu yolla kıyamete kadar gidenlerin sevabına iştirak ettiğini.” söyler.

Allah Rasûl’ü ile iman yolunda çetin bir mücadeleye giren Hz. Hatice bu yolda hep O’nun yanında olmuş, maddî ve manevî desteğini hiçbir zaman O’ndan esirgememiştir. Çok zengin olan Hz. Hatice tüm servetini bu Hak yola adamaktan geri durmamıştır.

O Allah Rasûlü’nün hem dert ortağı, hem de tek tesellicisi ve yardımcısı olmuştur. Ömrünü Allah Rasûlü’nün hizmetine adamıştır. Allah Rasûlü’nü üzen bir söz işitince mutlaka Efendimiz’e teselli verir, onu takviye eder, kederini unuttururdu .
Efendimizle birlikte boykot yıllarını, en acı boyutlarıyla ama büyük bir sabır ve Allah Rasûlü’ne destek olmanın mutluluğuyla geçirmiştir. Öyle bir zaman ki ne yiyecek ne de giyecek bir şey vardı. İşte böyle zor bir dönemde tüm malını Allah yolunda sarf etmiştir.

Hz. Hatice 65 yaşlarında idi. Ayrılık zamanı gelmişti ve hicretten 3 yıl önce ramazanın başlarında Rabb’ine kavuştu. Allah Rasûlü’nün ardındaki, İslam davasına canını ve malını feda eden en büyük destekçisi gitmişti. Öyle ki Hz. Hatice’nin vefat ettiği bu yıla Hüzün Yılı dendi.

Şu hadis bize onun Allah Rasûlü’nün gönlündeki derin etkisini çok güzel gösterir. Hz. Aişe (R.Anha) anlatıyor: “Rasûlullah’ın hanımlarından hiçbirine, Hz. Hatice (R.Anha)’ya karşı duyduğum kıskançlığı duymadım. Halbuki onu hiç görmüşlüğümde yoktu; ancak Rasûlullah (a.s.) onun adını çok anardı. Bir gün Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında Hz. Hatice’den bahis açıldı. Bu bahis benim damarıma dokundu. Döndüm dedim ki o yaşlı bir kadındı. Şimdi Hak Tealâ daha iyisini ve daha güzelini vermiştir. Rasûlullah bu sözü duyunca kederlendi hatta kızdı. Kızgınlıktan, tüylerinin diken diken olduğunu hissettim. Buyurdular ki: “Yemin ederim ki böyle değil. Ben O’ndan daha iyi bir kadına kavuşmadım. O iman getirmiş bulunan bir hatun idi. Onun iman getirdiği zaman halk bütün bütün kafir idi. O Ben’i kabul etti. Ben’i teşvik etti kendi malı ile serveti ile bana yardım etti. Diğer karılarımdan çocuğum olmadığı halde Hak Tealâ bana ondan çocuk verdi.” Hz. Aişe devamla şöyle anlatır: O günden itibaren dilimi tuttum bir daha Hz. Hatice hakkında konuşmadım.”

Gerçekten onun Allah Rasûlü’nün nezdindeki kıymetini ve bu kıymetin nedenlerini bu hadis çok güzel sıralar. Aşağıdaki hadis ise onun tüm kadınlar arasındaki üstünlüğünü belirtir.

“Zamanındaki dünya kadınlarının en hayırlısı İmran kızı Meryem’dir. Bu ümmet kadınlarının kendi zamanındakilerin en hayırlısı da Huveylid kızı Hatice’dir.
Hz. Rasûlullah (s.a.v.) Hz. Hatice’yi anınca, artık ne onu sena etmekten, nede ona istiğfar da bulunmaktan usanırdı.

Muhabbetle dolu bir ömür, ayrılıkla daha da kuvvetlenen bir sevgi, ilk ve temiz bir zevce, Hz. Hatice (R.Anha) ile olan izdivaç...! Bu kutlu birlikteliğe, nesillerinden gelenlere, onların sevdiklerine ve onları sevenlere hürmet...!

Hz. Aişe’den: “Bir kere Hz. Hatice’nin kızkardeşi Haleb binti Huveylid Medine’ye gelip Rasûlullah’ın huzuruna girmek için izin istemişti. Rasûlullah (bu iki kızkardeşin seslerindeki benzeyişle) Hatice’nin izin istemesini hatırladı ve bunun için ferahlanıp sevindi de: “Allah’ım Bu Huveylid kızı Hale’dir.” buyurdular. Diğer bir hadiste de Hz. Rasûlullah (s.a.v.)’in, sırf Hz. Hatice’nin dostu olması hasebiyle her kestiği koyundan bir parça da onun dostlarına gönderdiği ve Hz. Aişe’nin bundan kırılır gibi olduğu zaman: “Onun sevdiklerini ben de seviyorum.” karşılığını vermesi bu sonsuz muhabbet’in önemli bir göstergesidir.

Mümine hanımlar, onda eşe itaatın güzelliklerini, sabır ve muhabbetin meyvelerini, İslam kadının yerini ve binlerce güzel hasletleri görebilirler. Mümin erkekler de Hz. Rasûlullah’ın kadına verdiği değeri, sevgiyi, ilgiyi hem hayatta hem de mematta nasıl devam edebileceğini anlayabilirler.

65 yaşında vefat eden Hz. Hatice (R.Anha) Annemizin kabri Mekke’de Haccun Kabristanı’ndadır. Allah(c.c.) annemizin şefaatlerine bizleri nail eylesin. Amin...
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.