Özlenen Rehber Dergisi

161.Sayı

'Bir Deliyle Evlendim' Kitabının Îtîkâdî ve Fıkhî Açıdan Tenkidi

Tahir Ceyhun Yıldız Özlenen Rehber Dergisi 161. Sayı
Kitabın adı: Bir Deliyle Evlendim
Kitabın yazarı: Hekimoğlu İsmâil (Ömer Okçu)
Sebeb-i tahrîr: Kitapta geçen çoğu ifadenin İslâmî hükümlere tezadı. Dinlerarası Diyalog ideolojisi/projesine mutabıklığı.

Önsöz
Hekimoğlu İsmail; Minyeli Abdullah kitabıyla tanınan, sevilen, mücadîl bir yazar ve düşünürdür. İslâmî Romanlarda mihenk taşı niteliğinde bir büyüğümüzdür. Şahsî anlamda; Minyeli Abdullah ile kitabına ve muharriri olan Hekimoğlu İsmâil’e hayran oldum diyebilirim. Bu kitaptan neredeyse 1 sene sonra ’Bir Deliyle Evlendim’ isimli eserine büyük bir heyecan ve beklenti ile başladım. Kitap kelime, hikaye, misaller itibariyle eşsiz.. Ama İslâm’la örtüşmeyen ifadeler bir hayli fazla... Hekimoğlu; İslâmî bir yazar olmasa hiç dikkat edilesi değil; ’bu adam câhildir, bilmiyordur’ der geçersin; ama Hekimoğlu İsmail dediğimiz zât; öyle biri değil. Hekimoğlu’nun kitaplarının, hele ki ’Minyeli Abdullah’ ve ’Bir Deliyle Evlendim’ kitabının girmediği ev neredeyse yoktur. Bu sebeple hücum edenler, iftira ile suçlayanlar çıkabilir. Lakin bilinmelidir ki: Kitabında yazmadığı bir şeyi yazdı demedim. Aşağıda da göreceksiniz ki; iddia ettiğim her şeyin kitap sayfalarında yeri var.. Son olarak diyorum ki: Bu tetkik/tenkit yazısını yazma amacım; benim fikirlerim, benim görüşlerim doğru; bunu kabul etmelisiniz ısrarı değil, Hekimoğlu’nun ’Bir Deliyle Evlendim’ kitabına farklı, çok farklı bir gözden bakmanıza vesile olmak.

Giriş
Kitap, Ömer Okçu yani namıdiğer ’Hekimoğlu İsmail’in ’Bir Deliyle Evlendim’ isimli romanı. Eser, Hıristiyan Selena ile, Müslüman öğrencisi Şeref’in evlenmesini ve devamında Selena’nın çetrefilli yollardan, su damlaları kadar fazla soru işaretlerinden kurtularak İslam’a erişmesini konu alıyor. 160 sayfadır. 26. Baskı ile raflardadır. Bu yazı okunurken, kitabın yanınızda bulunmasını tavsiye ederim.

Tenkitler
1. Şeref ile Selena evleniyor. Müslüman bir erkekle; Ehlikitap’tan gayrimüslim bir hanım evlenebilir. Ancak kadın Hıristiyan olduğu halde Hıristiyanlığın sözlerini de alaya alıyor, ’hep laf’ diyerek aşağılıyor. Hatta bir yerde ’Ateistliğin derelerinde yüzdüm.’ diyor. Bir yerden sonra Allah’a inanıyor elbette ama o zamana kadar evlilikleri geçerli olmuyor.

2. ’Her iyi insan İslâm’a uyuyor demektir.’ ’İyi olmak isteyen her insan bilmeden İslâm’ı yaşar.’ ’İyi insan, Müslüman olmasa da İslâm’ı yaşar.’ (Sayfa: 15)
bu sözler, iyi bir insan olmak için imanın değil, güzel ahlâkın gerekliliği savunulduğu için batıldır ve tehlikelidir. Çünkü asıl olan imandır. İmanın olmadığı yerde, güzel ahlâkın varlığın yetersiz, geçersizdir.

3. Hıristiyan Selena’nın namaz kılması ve diğer Müslüman kadınları ile mukayese edilmesi ve Selena’nın üstün görülmesi. (Sayfa: 33)
Selena Hıristiyan’dır. Kıldığı namaz ona maddeten ve manen bir fayda sağlamaz. Müslüman kadınlar ise her şekilde Selena’dan üstündür. Çünkü onlarda iman farkı var.

4. Müslüman ailelerin, Selena’dan çocuklarına İslamiyet’i öğretmelerini istemeleri. (Sayfa: 58)
Selena’nın Müslüman cenazesine daveti ve sonrasında Bekri Mustafa fıkrası. Sonunda da: Şeref’in Selena’dan: ’Ey ahirete giden kişi! Müslümanların halini sorarlarsa de ki: Selena Müslümanlar çocuklara İslâmiyet’i öğretiyor. Onlar gerisini anlarlar…’ bahsetmesi. (Sayfa: 60)
Selena Ateizm’in derelerinde yüzmüş olduğunu söyleyen bir Hıristiyan. Hadi Şeref’i bulup da bazı şeyleri anlamaya başladığında Ateizm’i bırakıyor diyelim; tamam. Peki şimdi sorarım size! Ey Müslüman anneler, ey Müslüman babalar! Siz; evlatlarınıza Hıristiyan bir kadının İslamiyet’i öğretmesini ister misiniz?
Bu ifadelerde Müslümanlara karşı ağır bir tenkit ve aşağılama var. Dünyada yahut Amerika’da İslamiyet’i öğretecek bir Müslüman yok mudur?

5. Diyaloga dikkat:
- Şeref..
- Buyurun hocam.
- Müslümanların hepsi cennete gidecek mi?
- Dinden anladığıma göre İslâm’a ve insana zarar verenler hariç. (Sayfa: 65)
Halbuki hadis-i şerifte:
’Cennet ehli cennete, cehennem ehli de cehenneme girer. Sonra Allah Teâlâ: ’Kalbinde bir hardal tanesi ağırlığınca iman olan kimseleri (cehennemden) çıkarın.’ buyurur.’ buyrulmuştur.1

6. Selena’nın ’Elhamdülillah Müslüman’ım’ dememesi ama hayatında içki, dans, plaj olmadığı için Amerika’daki İslam Merkezi’ndeki Müslümanlar’ın %70’inden daha iyi Müslüman olduğunu söylemesi... (Sayfa: 65)
Müslümanlar hep aşağılanıyor. Evet, Müslüman günahkâr olabilir. Ama bu; günah işlemeyen bir Hıristiyan’ın tevhîd ehli Müslümanlardan üstün olduğu anlamına gelmez.

7. Selena ve eşinin kutsal topraklara gitmeleri, Kâbe’yi tavaf etmeleri, Arafat’a gitmeleri vs. (Sayfa: 67)
Selena bu ana kadar Müslüman değil, Hıristiyan. Peki Hıristiyan, Yahûdi ya da puta tapıcıların, Haremeyn’e girişi haram değil mi?

8. ’Amerikan Müslümanları dinî hayatlarını kitapla değil, zikirle yürütüyor.’ (Sayfa: 90)
Kur’an-ı Kerim’in bir ismi de Zikir’dir. Kur’an’da 300 küsûr yerde zikir vardır ve Müslüman’a emredilmiştir. Burada ne eleştiriliyor; zikir mi, Kur’an’ın zikir oluşu mu?

9. Selena nihâyet ’Ben Müslüman’ım’ dedi. (Sayfa: 104)
Ama yine aynı sayfada başörtüsünü okulda öğretmenlik yaptığından dolayı çıkardı. Şimdi; bu imânı mükemmel olan insanlar, imanlarını fizikle, kimyayla, coğrafyayla vb. ilimlerle edinmiş kişiler; neden mücâdele etmediler? ’İmânını yaşamayan Müslümanlardan olmak istemiyorum’ diyen Selena; rızık endişesiyle Allah’ın emri olan başörtüsünden neden vazgeçti? Başörtüsünü şekilcilik olarak görmek yerine; neden imanın bir gereği olarak algılamadı?

10. İncil’le Kur’an yan yana.. Annem, sabah namazına Şeref’i çağırıyor. Şeref Pazar günleri annemi kiliseye götürüyor. Şeref’in davranışlarına annem: ’Bu iyi bir Hıristiyan’ derken; Şeref de anneme: ’Kadınlar İslâm fıtratı üzerindedir’ diyor... İkisi de içkiden, kumardan uzak; ikisi de temiz ve doğru. (Sayfa: 118)
a) Bu mudur asıl olan? İçkiden kumardan uzak olmak mıdır en mühim olan? Yukarıda da belirttiğimiz gibi arada kocaman bir fark var. ’Lâ İlâhe İllallah Muhammedü’r-Rasûlullah’
Bundan dolayı; Şeref iyi bir Hıristiyan olamaz. Çünkü Hıristiyanlar; Allah’a ortak koşuyor. Allah’a babalık izafe ediyorlar. Hz. İsâ (a.s.)’nın, Hz. Allah’ın oğlu olduğunu söylüyorlar. Teslîs (üçleme) inançları var.
b) ’Kadınlar İslâm fıtratı üzerindedir’ Nerden aldınız bu ifadeyi? Hangi kaynakta yazılı? Kur’an’da, Sünnet’te, İcmâ-ı Ümmet’te, Kıyas-ı Fukahâ’da var mı? Yok…
Hadisi-i şerifte: ’Her doğan çocuk, fıtrat üzere doğar. (Sonra) ana-babası onu Yahudi yaparlar yahut Nasrânî (Hıristiyan) yaparlar yahut Mecusi yaparlar.’2 buyruluyor. Şayet bu hadis-i şerif üzerinden giderek bu sözü söylemişse yanlıştır, çünkü bahsi geçen kadın Hıristiyan, Kiliseye gidiyor. O hâlde nasıl İslâm fıtratı üzerine oluyor?

11. ’Ve ben düşünüyorum: Müslümanlar, Hıristiyanlar, Yahûdiler, Budistler hepsi cennete gitmek için ibadet ediyor, bunların hepsi Cennet’e gider mi? Giderse n’olur?’ Şeref’in bir sözü kulaklarımda çınladı: ’İslâm’a zarar veren Müslüman da olsa, Cennet’e nasıl girecek?’ (Sayfa: 118)
Müslümanların cennete gidip gitmeyeceğini yukarıda ele aldık. Ama burada şunu söylüyorum. Burada Müslümanların İslâm’a zarar verdiğinden dolayı cennete gidemeyeceği gündem ediliyor da; Hıristiyanların, Yahûdilerin, Budistlerin; asırlar evvelinden şu dakikaya kadar; kadın-erkek, genç-ihtiyâr, çoluk-çocuk milyonlarca Müslüman’ı katletmesinden, kadınların ırzına geçmelerinden, kuduz bir hayvan gibi Müslüman ülkelerine saldırmalarından dolayı hiç akıbetleri konuşulmuyor, gündeme getirilmiyor. Hiç dikkat ettiniz mi? Hayırdır; hepsini direkt cennete mi sokuyoruz yoksa?

12. ’Selena: (…) Kur’an’a göre Allah, Yahûdileri lanetlemiştir, değil mi?
Şeref: Lanetlenmiş kavim yoktur, lanetlenmiş mantık vardır.
Selena: Bir daha söyle!
Şeref: Dindar görünüp, dinine ters hareketlerde bulunan, bu hareketini mantıkî ölçüler içinde haklı gösteren herkes lanetlenmiştir!
Selena: Harikâ!’ (Sayfa: 122-23)
Vay be! Mesele bu kadar basit işte… Yahûdi kavmini lânetten kurtardık.
Bu cümleler sizi kandırmasın. Kur’an’da Yahûdiler’in kötü vasıfları vardır ve lanetlenmişlerdir. Çünkü onlar Allah’ın zatı ile ilgili uygunsuz konuşmuşlardır ve halen de konuşurlar. Mal ve dünya sevgilerinden dolayı, hırs ve tamahtan dolayı bütün dünyayı bi’l-hassa Müslüman dünyasını kan gölüne çeviren bunlar değil midir? Kendilerini cennetlik görenler ve kendileri dışındaki tüm kavimleri ve dinleri cennet dışı görenler bunlar değil midir? Peygamberler öldüren bunlar değil midir?
Peygamberimizin hanımları hakkında, evlatları hakkında, namusu hakkında iftiralar eden, Hz. Osman’ın katli ile İslâm’da fitne kapısını ilk kıran Abdullah b. Sebe ve 4 kişilik ordusu Yahûdiler değil midir? Bunlar Kur’an’ın tarafından lanetlenmiştir. Elbette Âl-i İmrân Sûresi 112-113. âyetlerde geçtiği vech ile Ehlikitabın hepsi bir değildir, Peygamberimize iman edenleri müstesnadır.
Sonraki ifade çok tehlikelidir. ’Dindar görünüp, dinine ters hareketlerde bulunan herkes lânetlenmiştir’ ifadesine göre; bu lanetlenenler arasında Müslümanlar da olabilir. Çünkü bizim içimizde de böyleleri var. Bir Müslüman’ın, bir Müslüman’ı lânetlemesi, ona beddua etmesi yasaklanmışken bu cümle neyin nesi?

13. Baba Müslüman âkil; anne dili ile yeni olmasına rağmen kalbiyle daha geçmişe dayanan bir Müslüman… Kayınvalide damadını ’Hıristiyan’ olarak niteliyor, o vech ile övüyor. Kayınvalide, damadın diliyle İslâm fıtratında… Baba kilisede İncil dersleri vermekte... Anne, köklü Hıristiyan, orta Ateist iken sonunda Müslüman; çocuklara İslâm’ı anlatıyor... Ve oğlan da Hıristiyan okuluna gidiyor…
Çok değişik bir âile yapısı. Proje olarak inşa edilmiş bir aile. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir aile yapısına rastlayamazsınız.

14. Bir toplantı var. Bu toplantıda Hıristiyanlar, Yahudiler, Müslümanlar var. Bazı hususlar tartışılıyor. Toplantının başkanı bir süre sonunda Selena hanıma söz veriyor. Selena hanım şunları söylüyor:
’Teşekkür ederim. Bugün bütün dinlerin iki büyük düşmanı var: Dinsizlik cereyanları ve ahlâksızlık. Dinler bu iki büyük felâkete karşı işbirliği yaparsa ayakta kalabilir, aksi hâlde kiliseler, havralar, camiler boşalacak; insanlar saygısız, vahşi, terörist bir hâl alacak. Bu hâli su alan gemiye benzetiyorum. Gemi batarken bazı konular tartışılamaz. Bir, su tahliye edilmeli; iki, delik kapatılmalı, gemi kurtarılmalı. Bu sebeple Hıristiyanlıkla Müslümanlık arasındaki münakaşa konularına girilmemeli; müşterek noktalarda bütünleşmeli.’ (Sayfa: 148)
’Şüphesiz Allah katında din İslam’dır.’3 Bu âyet-i kerimeye göre İslâm’dan gayrı din yoktur. Saniyen: ’Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.’4 âyet-i kerimesine göre Yahudi ve Hıristiyanları dost, eş, aile, ortak edinemeyiz, onlarla birleşemeyiz.
21. yy. İslâm âlimesi Selena hanımın bu engin fikirlerine siz ne diyorsunuz? Olabilir mi sizce? Hıristiyanlarla ortak olabilir miyiz, diyalog kurabilir miyiz? Aile olabilir miyiz? Bu satırların altında İslam ile Hıristiyanlığın arasındaki ortak özellikleri vermiş Selena hanım. Bakınız: ’İslamiyet’te tek Allah inancı var. Muhammed bir insan ve bir peygamber. Meleklere, şeytanlara, ahirete, kitaplara inanıyorlar. (…) Müslümanların inancına Babtist papazlar itiraz etmiyor. Ahlâk konusunda Müslümanlarla Hıristiyanlar aynı görüşte. Dinsizliğe hepimiz karşıyız.’
Hıristiyanlar, Allah (c.c.)’ı ’baba’, Hz. İsa’yı ’oğul’ olarak görüyor. Peygamberimizi kabul etmiyor. Peygamberimizden bu yana İslam’a top yekûn savaş açmış durumdalar. Haçlı seferleriyle yıkılmadık, yakılmadık İslam şehri bırakmamışlar. Müslümanları dinsizlikle, kafirlikle suçluyorlar. Dümenden kendi ülkelerinde terör saldırıları yapıp yaptırıp İslâm’ı ’terörizm’ ile, Müslümanları ’teröristlikle’ suçluyorlar. Fırsatını bulsalar İstanbul’u işgal edip ezanımızı susturacaklar. Bunlar mı hakikat; yoksa bu deli saçması kitap mı?

Sonuç
Hakikât-i Kur’âniyyedir ki; Allah katında din İslâm’dır. Bu kitapta dinler arası diyalog işlenmiş. Kitabın bir-iki yerinde; Müslümanların uyuduğunu söyleyip ’iyi geceler’ diyor ya yazar; bu kitabıyla o da bizleri uyutmaya çalışmamış mıdır aslında? Şimdi birçok insan bu kitabı okumuş, okuyor ve de okuyacak. Peki, bu kitabı okuduğunda başörtüsünün şekilcilik olduğunu, Allah emri olmadığını düşünmeyecek midir? Rızık derdiyle başörtüsünün feda edilebileceğini görmeyecek midir? Zamanında şu veya bu sebeple başörtüsüne furuattan deyip kimileri feda etmemişler mi idi?
Burada bir Yahudi’nin, bir Hıristiyan’ın yüceltildiğini, Müslümanların sürekli biçimde hakir görüldüğünü anlamayacak mıdır?
Müslümanların cennete gidişini sorgulayan bir insan; Hıristiyanların ve Yahudilerin katliamlarını, tecavüzlerini, peygamberleri katletmelerini, fitnelere önayak olmalarını görebilecek midir? Yahudi’nin; gasp ve işgâl ettiği Kudüs’ü, Mescid-i Aksâ ruhunu anlayabilecek midir? Şehitleri görebilecek midir? Filistin Direnişi’ni, Mavi Marmara’yı, ’otoriteden izin alınmalı’ diyenleri muhakeme ve muhasebe edebilecek midir? Şimdi kim kimi uyutuyor; buyurun, siz karar verin.
Bakınız kitabın 99. sayfasında şöyle bir cümle var: ’Yazara önem veren eseri anlamamıştır. Eseri anlayan okuduğu kitaba göre yazarı değerlendirir.’ İşte ben de hepinizin huzurunda, herkesin gözü önündeki deliller neticesinde bu yazarın bu kitabının ’dinler arası diyalog’ ürünü olduğunu söylüyorum.

(Endnotes)
1 Buhârî, ’Îmân’, 2/15, h.no:22, c. I, s. 23.
2 Buhârî, ’Cenâiz’, 23/92, h.no:1385, c. I, s. 424.
3 Âl-i İmrân, 3/19.
4 el-Mâide, 5/51.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

1 kişi yorum yazdı.