Özlenen Rehber Dergisi

128.Sayı

Müftüden Fetva Almak Mı? Kalbe Danışmak Mı?

Seyfullah KILINÇ Özlenen Rehber Dergisi 128. Sayı
’Müftüler sana fetva verse de sen kalbine danış’ hadis-i şerifini nasıl anlamalıyız? Bir şey hususunda bir hocaefendi helal, diğer hocaefendi ise haram diyorsa hangisine göre amel etmeliyiz?
A) ’Müftüler sana fetva verse de sen kalbine danış’ hadis-i şerifini kahir ekseriyet hocalar ve âmme, ’kredi, faiz vb. meselelerde hem helal diyenler var, hem de haram diyenler var, benim kalbim helal diyenlere meylediyor’ deyip, az önce zikredilen hadis-i şerifi de kendilerine mesnet göstererek bu muamelelere dalmaktadırlar. Subhanallah, böyle bir söz Selef-i Salih’e ters ve aykırıdır. Zira onlar bu hadis-i şerif’i böyle şerh etmemişler ve böyle anlamamışlardır. İki yönden ki;
1- Bu hadis-i şerife muhatap olan kalp, selamette olan kalptir. Yani kibirden selamette, riyadan selamette, hasetten selamette, dünya sevgisinden selamette, makam sevgisinden selamette, cimrilikten selamette, şehvetten selamette, enaniyetten selamette, kinden selamette vs. vs. hastalıklardan selamette. Aksi takdirde bu hastalıkların olduğu bir kalbe şeriat hususunda nasıl danışılır da onunla amel edilebilir.
2- Kalbe danışılacak olan durum, müftülerin helal diye fetva verdikleri durumda geçerlidir. Yani bir müftü sana bir hususta caizdir/helaldir der ise işte bu durumda sen kalbine danış ve eğer kalbin sana o şeyin haram olduğunu söylüyorsa kalbine gelen bu haram fetvası ile amel et. Ama müftü sana sorduğun şey hususunda haram fetvası vermiş ise bu durumda kalbe danışma vs. zaten söz konusu değildir, kişi müftünün haram fetvası ile amel etmek zorundadır.

B) Hâlbuki âlimlerin veya hocalarımızın ihtilaf ettikleri bir hususta Müslümanın nasıl davranması gerektiğini Ulema ve Arifler ortaya koymuşlardır. Bu zevat-ı kiramın hep bir ağızdan söyleyişleriyle; Âlimlerin veya hocalarımızın ihtilaf ettikleri bir fetvada bir meselede yapmamız gereken, ihtiyatlı olanı tercih etmek, yani helal diyeni değil haram diyeni veya helal diyeni değil mekruh diyeni tercih edip onunla amel etmektir. Buna misal olarak şöyle demişlerdir; örneğin bir âlim bir yiyecek hakkında helal diyor, diğer bir âlim ise mekruh diyorsa, mekruh diyenin görüşü alınıp onunla amel edilir. Cenâb-ı Hak bizleri Selef-i Salih’in anlayışı ve yolu üzere eylesin.
Hulasa;
a) Sana bir hususta ’haramdır’ diye fetva verilirse kalbine danışman vs. söz konusu değildir ve olamaz.
b) Sana bir hususta ’helaldir’ diye fetva verilirse bu durumda en azından mutmain olmuş bir kalbin sahibi isen o takdirde kalbine danışabilirsin.
c) Bir fetva/mesele hususunda hocalarımız ihtilaf edip bir kısmı ’caizdir’ diyor, diğer bir kısmı ise ’haramdır’ diyorsa sana lazım olan ’haramdır’ diyen görüş ile amel etmendir, nefsine uyup da ’benim gönlüme, kalbime helal diyen hocanın fetvası daha doğru geliyor’ dememendir, zira bu heva hevestir.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.