Özlenen Rehber Dergisi

66.Sayı

Sizin İçin Seçtiklerimiz...

Dr. Celal Emanet Özlenen Rehber Dergisi 66. Sayı
Receb ve şabandan sonra ramazan ayı da büyük bir heyecan dalgasıyla bir kez daha çaldı kapımızı. Rabbimize ne kadar şükretsek azdır. Bununla beraber Cenâb-ı Hakk’ın bu lütuflarının O’na olan itaatimizi artırmaya vesile olmasını gönülden diliyoruz. Dünyanın dört bir yanında savaşlar, krizler ve bunalımların yaşandığı bir dönemde, son bir kere daha kendimizi ramazanın o sımsıcak atmosferine kavuşturmasından dolayı Allah’a şükrediyoruz.

Özellikle yazılı ve görsel yayın organları bilginin her türünü kendi menfaatleri doğrultusunda kullandıkları gibi ramazan ayıyla da alâkalı her sene çok değişik söylemler geliştirerek bir tür ramazan edebiyatı yapmaktadırlar. Aslında ramazan; Allah’a kullukta, hayır hasenatta, ibadetlerde hassasiyet kazanılmasında zirvelerin zorlanmasının gerekli olduğu bir aydır. Bu yüzden Cenâb-ı Hak, Rasûlullah (s.a.v.)’in o güzel ahlâkına tabi olmaksızın, yaşamadığı halde sadece ramazanın ne kadar mübarek bir ay olduğunun edebiyatını yaparak günlerini gafletle geçiren kimselerden kılmasın. Zira Efendimiz (s.a.v.), Cebrail (a.s.)’in yaptığı;”Ramazan’a yetişmiş, ramazanı idrak etmiş olduğu halde Allah’ın mağfiretini kazanamamış, afv ü mağfiret bulamamış kimseye de yazıklar olsun, rahmetten uzak olsun o!’ duasına minberinden sesli bir şekilde ‘amin’ diyerek iştirak ediyordu.

Ramazan ayı Kur’ân ayıdır. Şirk, zulüm ve cahiliyye ahlâklarıyla kararan Mekke semaları, ilk kez ramazan ayında Kur’ân’la yeniden dirilişi tatmaya başladı. Bunun için Kur’ân-ı Kerim, o ilk geceye ‘Kadir gecesi’ demişti.

Cennet kapılarının açılıp, cehennem kapılarının kapandığı ve şeytanların zincire vurulduğu bu ayda rahmet ikliminden gelen sonsuz nurlardan herkes istidadına göre istifade eder. Nefs-i emmarenin ahlâklarından bir nebze de olsa kurtulmanın verdiği hazla ibadetlerdeki hakiki manayı anlamaya koyulur. Bundan dolayı müminlerin dünyasında bir başkadır ramazan ve oruç. O, gelirken senenin her günü yolu gözlenen nazlı bir misafir gibi gelir; giderken de içimize ayrılıp gitmesinin hasret ve hicranını bırakır öyle gider. Zira ramazan ayı; orucuyla, iftarıyla, sahuruyla, kalabalık cemaatlerle eda edilen teravih namazlarıyla, yapılan Kur’ân hatimleriyle insanı hapsolduğu şu dünyadan alır manevî rahmet iklimlerden teneffüs etmesine vesile ve fırsattır ve inşallah ramazanımız, Allah’ın rızasına akabinde de cennete kavuşmamızda öncülük edecek zaman dilimlerinden bir kesit olacaktır, kim bilir?

Selâm ve dua ile...
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.