Özlenen Rehber Dergisi

90.Sayı

Yeryüzü Kandilleri Mezhep İmamlarımız; İmâm A'zam Ebû Hanife (k.s) -2

Mustafa Yavuz Özlenen Rehber Dergisi 90. Sayı
2- İLİM TAHSİLİ
Ebu Hanife Kur’ân-ı Kerim’i küçük yaşta hıfzetti. Ömrünün ilk yıllarında tabiundan İmam Amir eş-Şa’bi ile karşılaşana kadar pazarda babasıyla birlikte ticaret ile uğraştı. İmam-ı A’zam sapık ve inkârcılarla mücadelede başarılı olabilmek için önce kelam ve münazara ilmini öğrendi ve onların şüphelerini izale etti Daha sonra fıkıh ilmini öğrenmeye ve araştırmaya yöneldi. Tabi burada İmam-ı A’zam’ın bu safhaya gelmesinde emeği olan Hocası Hammad b. Ebi Süleyman’ı hatırlamadan geçemeyiz. Çünkü Ebu Hanife ilmini ve terbiyesini ondan aldı. Bu yüzden ona karşı hizmet ve saygıda kusur etmedi, hatta Hammad’a olan saygısından ötürü ayaklarını evine doğru uzatmazdı. Hocasının ölümünün ardından ilim meclisini o devam ettirdi. (Muvaffak Mekki, Menakibu’l-İmam Ebi Hanife) İmam-ı A’zam sayısı 4000’e ulaşan önemli ve büyük âlimden ders almıştır. Bunların yedisi sahabe-i kiram, yetmişi tabiun âlimlerindendir, geri kalanı ise etbau’t-tabiindendir. Aynı zamanda bu âlimlerden birçoğu Buharî ve Müslim’in de hocalarıdır. (Ebu Hanife İmamu’l-Eimmeti’l-Fukahai)
Ebu Hanife hadis hafızlarının müracaat kaynağıydı. (Mekanetu İmam Ebi Hanife, 58/68) Kendisinden çok sayıda hadis rivayet edilmiştir. Yine ondan birçok sünnet uzmanı hadis almıştır. Bu isimler: Sufyan es-Sevrî, İbn Uyeyne, Veki’, Abdullah b. Mubarek, Yahya b. Said Kahtan, Ebu Yusuf, Muhammed b. Hasan Şeybani, Leys b. Sa’d, Abdurrrezzak San’anî ve diğerleridir. (Tarih-u Bağdad, 3/324)
Ebu Hanife’nin adı cerh ve tadil imamları arasında da geçmektedir. (Mekanetu İmam Ebi Hanife, 68/80) Rivayet etmiş olduğu hadislerin isnadı sahih hadis meratibinin şartlarını ihtiva etmiş en sahih isnadlardan oluşmaktadır. (Mekanetu İmam Ebi Hanife, 81/86)
İnşaallah, dergimizin bu ve bundan sonraki sayısında İmam Ebu Hanife’nin (k.s.) hayatı ve mezhep ekolünden çokonun hadisçi yönünü ele alacağız; ancak öncesinde onun zühd ve takvasından söz etmeden geçmek o büyük insana karşı sui edep olacaktır.

3- ZÜHD VE TAKVASI
Abdurrezzak b. Hemmam: ’Ebu Hanife’ye her rastladığımda gözlerinde ve yanaklarında ağlama izlerini görürdüm.’ (Ebu Hanife İmamu’l-Eimmeti’l-Fukahai)
Hafs b. Abdurrrahman: ’Ben, takva sahibi, zahit, fakih ve âlimlerden çeşitli insanlarla birlikte oldum; ama İmam-ı A’zam gibi bütün özellikleri kendisinde toplayan hiç kimseyi görmedim. (Ebu Hanife İmamu’l-Eimme)
İmam Ahmed b. Hanbel: ’O, âlim, zahit ve takva ehlidir. Hiç kimsenin sahip olamayacağı maddi imkanlarına karşılık yine de ahiret yurdunu tercih edenlerdendir. (el-Hayratu’l-Hisan)
Yezid b Harun: ’Ebu Hanife muttaki, temiz, zahit, vera’ sahibi, doğru sözlü ve devrinde en güçlü hafızaya sahip olan âlimdi.’ (Ebu Hanife İmamu’l-Eimme)
Davut et-Tai: ’O, gece yürüyüşüne çıkanların kendisiyle yolunu bulabilecekleri bir yıldız gibidir. Müminlerin gönüllerinde taht kuran önemli bir şahsiyettir. (el-Hayratu’l-Hisan)
Kuşeyri, risalesinin takva bahsinde şunları söyler: ’Ebu Hanife alacaklısının ağacının gölgesinde oturmaz ve şöyle derdi: ’Her verilen borç beraberinde bir menfaat getiriyorsa o faizdir.’ (er-Risaletu’l-Kuşeyriyye, Tabakatu’ş-Şa’rani)
Talebesi Muhammed b Hasan eş-Şeybani şunları söylemektedir: ’Ebu Hanife zamanında tekti. Onun dünyadan ayrılması, ilimde, keremde, lütufta, takvada ve Allah için tercih etmede dağ gibi olan birinin ilim ve fıkhıyla birlikte yeryüzünü terk etmesi demekti.’ (Hayatu’l-İmam’i-Ebi Hanife)
İmam-ı A’zam Ebu Hanife (k.s.) tabiun olduğundan ilk dönem evliyalar sınıfından sayılmaktadır.
İmam Şa’rani Allah yolunda kendilerine uyulan sahabe ve tabiunun velilerinden bahsettiği ’et-Tabakatü’l-Kübra Levakıhü’l-Envar fi Tabakati’l-Ahyar’ isimli kitabında İmam-ı A’zam’a da yer verir. Takvasından dolayı kadılık görevine yanaşmamasından, insanların en abidi olduğundan bahseder. Namaz kılarken çok ayakta kaldığından dolayı ona ’direk’(veted) adı verildiğini, yatsı namazının abdestiyle kırk sene sabah namazını kıldığını, her rekâtta Kur’ân’ı hatmettiğini, namazda ağlama sesinin duyulduğunu hatta komşularının iniltilerinden dolayı ona acıdığını, vefat ettiği yerde Kur’ân-ı Kerim’i yedi bin defa hatmettiğini anlatır. (et-Tabakatu’l-Kubra)
İmam Abdurrauf Munavi ’el-Kevakibu’d-Durriyye fi Teracimi’s-Sadeti’s-Sufiyye’ adlı kitabında şöyle der: İmam-ı A’zam güzel ahlâkı, takvası, saygınlığı ve asil duruşuyla tanınıyordu. Anlayışı ve hafızası yerindeydi. İşinde öncüydü. Nükteli sözleri vardı. Eşsiz çıkarımları olan sağlam bir fakihti. Açık, ayan beyan ve net bilgisiyle, razı olunan bir yolun yolcusuydu. Kendisi için güçlük verecek bir şeyin altına girmez ve ondan uzak dururdu. Tefekkür ve tedebbür onun işiydi. Çünkü tasavvuf hakkında şöyle denir: ’O bozulan, kirlenen ve tefekküre yönelen kişiyi temizler.’
İmam Ahmed Serhendi el-Faruki Mektubat’ında İmam-ı A’zam hakkında şunları söyler: ’Küfeli İmam-ı A’zam takvası, verası ve sünnete olan bağlılığıyla içtihatta ve hüküm çıkarmada başkalarının kendisini anlamaktan aciz kaldığı yüksek derecelere erişmiştir. Ebu Hanife ince ve nükteli manalara vakıf olduğu için, bazıları yaptığı içtihatlarının Kitap ve Sünnet’e ters düştüğünü zannederek onun ve arkadaşlarının ’ehl-i rey’den olduklarını düşünmüşlerdir. İmam-ı A’zam hakkındaki bu zanları, onun sahip olduğu ilim ve dirayetin mahiyetine ulaşamadıklarından, anlayış ve ferasetine muttali olamadıklarından kaynaklanmaktadır. (el-Mektubat, 2/94)
’ed-Durru’l-Muhtar Şerh-u Tenviri’l-Ebsar’ isimli kitabın yazarı Haskefi şunları söyler: ’Üstat Ebu Kasım el-Kuşeyri risalesinde -tasavvuf yolunda öncü ve kendine has bir mezhebi olmasına rağmen- der ki: ’Ebu Ali Dekkak’ın şunu söylediğini işittim: Ben tasavvufu Ebu Kasım Nasrabazi’den aldım. Ebu Kasım en-Nasrabazi Şibli’den, o Sırr-i Sakati’den, o Maruf Kerhi’den, o Davut Tâî’den, o da Ebu Hanife’den aldı.
Burada şunu da ifade edelim: İmam-ı A’zam’ın mezhebine tabi olan, onun görüşlerini alıp ona göre amel eden tasavvuf ehli bir çok evliya vardır: İbrahim bin Edhem, Şakik el-Belhi, Ma’ruf el-Kerhi, Ebu Yezid el-Bistamî, el-Fudayl bin İyaz, Davud et-Tâî, Ebu Hamid el-Lifaf, Halef bin Eyub, Abdullah bin el-Mübarek, Veki’ bin el-Cerrah, Ebu Bekr el-Verrak ve diğerleri…(Tarihu Bağdat, (13/324), Haşiyetü İbn Abidin) Şayet bu isimler onu imam olarak görmeseydiler, ona tabi olmaz, onun arkasından gitmezlerdi.

İnşallah ileriki sayılarımızda makalemize ’Ebu Hanife’nin Hadis Şeyhleri, Ebu Hanife’den Rivayette Bulunanlar, Ebu Hanife’nin Hadisçiliği, Ebu Hanife’nin Hadis ve Sünnet Karşısındaki Tavrı, Ebu Hanife’nin hadis rivayetinde güvenilir olduğunu söylen âlimler, Ebu Hanife’nin hadisle ilgili eserleri, Sahabe Kavli ve Tatbikatı Karşısındaki Tutumu, Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’in Hadis ve Sünnet Karşısındaki Genel Tutumları, Hanefi Mezhebinin tesisi’ başlıklarıyla devam edeceğiz.



Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.