Özlenen Rehber Dergisi

76.Sayı

Bu Şahsı Tanıyor Musunuz?

İsa AVCI Özlenen Rehber Dergisi 76. Sayı
BU ŞAHSI TANIYOR MUSUNUZ?Düzenli bir iş hayatı vardı. Sabah sekizde işe gider, akşam yemeğine tekrar evine dönerdi. Mübarek üç aylar girmiş, Regaib ve Miraç Kandilleri geçmiş, Berat Kandili gelmişti.Bu kandilde, gölgesi üzerimize düşen, rahmetin sağanak sağanak yağdığı ramazan ayını en güzel şekilde değerlendireceğine söz vermişti kendi kendine. Kendini daha iyi motive etmek ve heyecanını artırmak için işe alışveriş yapmakla başladı. Ramazan için gerekli gıda alışverişini yaptıktan sonra, kalan parasıyla da Kur’ân-ı Kerim meali, yeni bir takke, sarık ve tesbih almıştı.Bu sene diğer senelerden farklı olarak, yapacağı bir hatimle beraber; Kur’ân’ın baştan sona mealini de okuyacak, ramazan ayı için tavsiye edilen tesbihleri çekecek, namazlarını hep sarıklı kılacaktı. Kısacası, gecesiyle gündüzüyle rahmet ayını dolu dolu geçirecekti. Ve nihayet bütün ümmetin büyük bir heyecanla beklediği; başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da kurtuluş olan mübarek ramazan ayı gelmişti.İlk gün kendi ailesi, ikinci gün eşinin ailesi, üçüncü gün iş arkadaşlarının daveti derken, ilk haftanın programı yapılmıştı bile.Sabahtan akşama kadar işteydi. Eve gelince ancak üzerini değiştirmeye vakit bulabiliyordu. Davetlerde iftar yemeği, teravih sonrası çay sohbeti derken vakit gece yarısını buluyordu. Eve gelip yatayım derken vakit gece yarısını da geçiyordu. Hergün; sahurdan yarım saat önce kalkıp, namaz kılıp Kur’ân-ı Kerim okumaya niyetleniyordu. Ancak; yoğun geçen günün yorgunluğundan bunu bile yapamıyordu. Yapamadıkları için zaman zaman rahatsızlık duyuyordu. Ancak içinden gelen bu huzursuzluğu “Önümde koskocaman bir ramazan var” diyerek bastırıyordu.Böylece davetlerle ramazanı yarılamıştı. Artık davet etme zamanı gelmişti. Aileler, diğer akrabalar, arkadaşlar, öğrenciler derken ramazanın son günlerine yaklaşmıştı. İçi içini yiyordu. Çünkü düşündüğü hiçbir şeyi yapamamıştı. Şu ana kadar kendini hep “Önümde koskocaman bir ramazan var” diye teselli ediyordu. Ancak şu an önünde o koskocaman ramazandan sadece birkaç gün kalmıştı. Artık davet faslı da bitmişti. Sabah işteyken ramazanı boş geçirmenin verdiği huzursuzlukla yeni bir karar aldı. Son iki günü iyi değerlendirecekti. Bu niyetle akşam eve gelmişti. Teravihten sonra yapmak istediklerine yöneldi. Fakat tam bu sırada TV’den naklen yayın programı başlamış ve yılın en önemli maçı ekrana gelmişti. Bu maçı seyretmek için insanların birbirini çiğneyip dünyanın parasını verdiklerini düşününce ayağına kadar gelen bu maçı seyretmemenin büyük kayıp olacağını düşündü. Maç biter bitmez Kur’an meali okumaya karar vererek maçı izlemeye koyuldu.Naklen yayın bitip kafası yılın spor olaylarıyla doluyken hanımı çayı hazırladığını duyurdu. Çayda çocuklar için bayramlık ve diğer bayram alışverişi konuşulmuştu. Çay bittiğinde üzerine bir ağırlık çökmüştü. Günün yorgunluğu, maçın gerginliği ve çayla birlikte yenilenler onu iyice gevşetmişti. Bu yorgunlukla “nasıl olsa okuduğumu anlayamam” diye düşündü ve her şeyi yarına bıraktı.Son gün de bayram hazırlığıyla telaş içinde geçmişti. Akşam eve döndüklerinde yorgunluktan kendini koltuğa ancak atabilmişti. Koltuğun üzerinde bitkin bir şekilde uzanırken bir yandan da düşünüyordu. Koskoca dediği ramazan ne de çabuk geçivermişti.Sizler, bahsedilen bu şahsı tanıyor musunuz? Daha doğrusu; bir şeyler yapmak isteyen, yapmak istediği şeye çok önem veren ve bu sebeple önce oradaki ayrıntıları ortadan kaldırıp kendisine kesintisiz bir zaman çıkartmaya çalışan, ancak bu zamanı hiç bulamayan bu şahsı tanımayan var mı?
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.