Özlenen Rehber Dergisi

65.Sayı

Bebeklik Döneminde (0-2 Yaş) Fiziksel Gelişim

Recep Faruk KARABAL Özlenen Rehber Dergisi 65. Sayı
İnsanın yetişkinlikteki gelişimi ergenliğin, ergenlikteki çocukluğun, çocukluktaki bebekliğin, bebeklikteki de doğum öncesi dönemin üzerine kuruludur. Bundan dolayı insan yaşamının ilk yılları hem bedensel hem de ruhsal açıdan sağlıklı ve dengeli bir insan olmanın temellerinin atıldığı son derece önemli yıllardır. Bu yazımızda insanın 2 yaşına kadar olan gelişimini, diğer bir ifadeyle bebeklik dönemini fiziksel açıdan ele alacağız.

Doğum öncesi gelişimden sonra, bedensel gelişimin en hızlı olduğu dönem, doğumdan sonraki ilk yıldır. Bu yaşın sonunda çocuk, doğum boyunun yaklaşık yarısı kadar uzamış, muhtemelen 75 cm olmuştur. 2 yaşına kadar ise doğuştaki boyunun üçte ikisini kazanır. Görüldüğü gibi, boyca uzama ilk yıldan sonra giderek azalmaktadır.

Ortalama olarak erkek bebekler, kızlara göre tüm beden oranları bakımından biraz daha büyüktürler. Doğumdan itibaren başın en hızlı gelişen organ olduğu görülür. Örneğin, doğumda başın bedene olan oranı 1/4 iken bu oranın erişkinlikte 1/8’e düştüğü görülür.

Doğumdan 1 yaşına kadar gövde en hızlı büyüyen alanı oluştururken, bacaklardaki hızlı büyümenin bir yaşla ergenlik arasında gerçekleştiği görülür. Bedence büyümenin hızı, sosyo-ekonomik koşullara ve beslenmeye büyük ölçüde bağlıdır.

Ağırlıkça artma da doğumdan sonraki ilk yılda çok hızlıdır. Fakat 2 yaşına doğru bu hızda azalma meydana gelir. Bebek, 6 aylıkken doğumdaki kilonun muhtemelen iki katına, bir yaşında üç katına, 2,5 yaşında ise dört katına ulaşır.

Yeni doğmuş bir bebekte kemikler, kıkırdak halindedir. Kıkırdak dokular, zamanla kemikleşmektedir. Kemiklerin olgunlaşması kızlarda daha çabuk olmaktadır.

Kemiklerin olgunlaşma derecesi, kemik yaşı olarak tanımlanmaktadır. Kemik olgunlaşması, normal büyüyen bir çocukta kronolojik yaşa eşittir. Genellikle 5 ve 10. aylar arasında alt kesici dişler öncelikle çıkmaktadır. Birinci yaşın sonlarında ön dişler tamamlanır, nadir hallerde alt veya üt kesici dişlerle doğan bebekler olduğu gibi, 15. ay civarında ilk dişini çıkaran bebekler de vardır.

6 aylığa kadar solunum sistemi, özellikle burun delikleri ve akciğerler güçlenir ve koordineli hale gelir. Salgıları, organizmanın çalışmasında önemli olan birçok iç salgı bezi aktif hale gelir. Doğumdan çok önce çalışmaya başlamış olan beyin de gelişimini sürdürür.

Yeni doğan bir bebeğin, solunum sistemi, yetişkinlerinkinden farklıdır. Bebek, doğduğunda dakikadaki solunum sayısı, 40-60 iken, 12 ayda solunum sayısı 30-35’e düşer. İlk aylardaki hızlı solunuma sürekli yatmaktan dolayı kaburga kemiklerinin yatay durumda olması neden olmaktadır.

Bebeğin sindirim sistemi ise, anne sütünde bulunan besinleri sindirecek özelliktedir ve midenin hacmi doğuşta 30-90cm3 kadar iken, 2 yaşında 500cm3’e ulaşır. Daha sonra, sindirim sistemi diğer yiyecekleri de sindirecek hale gelir.

Bebeğin temel bedensel ihtiyaçları da beslenme, uyku ve temizlik ihtiyacıdır.

Yani doğan bebekler günde yedi sekiz kez beslenirler. Dördüncü haftadan itibaren bu sayının 5-6’ya indiği görülür. Bunu izleyen haftalarda beslenme sayısının giderek azalmasına karşılık, alınan toplam besin miktarında önemli bir değişiklik olmaz.

Bebeğin temel besin maddesi ise mümkün olduğunca anne sütü olmalıdır. Hatta ilk 6 ay anne sütü dışında ek gıda verilmemelidir. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de de Rabbimizin “Analar çocuklarını tam iki yıl emzirsinler. Bu, emzirme süresini tamamlamak isteyenler içindir...” (Bakara, 233) buyurması Müslüman ilim adamlarını bu konuyu araştırmaya itmiş, 1037 yılında vefat eden İbn-i Sinâ “Çocuğun emzirilmesi ve beslenmesine gelince, mümkün olduğu kadar anne sütüyle beslenmelidir.

Çünkü anne sütü, bebeğin ana karnındayken aldığı gıdaya en çok benzer olanıdır... Ve deneyle sabit olmuştur ki, ana sütü çocuğun sancılarının giderilmesinde son derece faydalıdır... ” sonucuna bin yıl önce ulaşmıştır. Modern tıp da bu bilgiyi kesin olarak teyit etmektedir. Ayrıca anne sütü çocuk için birçok hastalığa karşı doğal aşı niteliğinde olup, bebeği gelecekte yakalanma riski olan pek çok hastalıktan korur.

Bebeğin uyku süresi de yaşına göre değişir. Yeni doğan bebekler günde 16-18 saat uyurken, 1 yaşındaki bir bebekte bu 12 saate düşmektedir.

Birçok kişi yeni doğan bebeğin göremediğini düşünür. Oysa yapılan araştırmalar yeni doğan bebeğin de görebildiğini, ancak gözlerin “görsel uyma” yeteneğinin gelişmediğini ortaya koymuştur. Yani bebeğin göz merceği cisimlerin uzaklığına göre odaklaşma yapamamakta, bundan dolayı puslu görmektedir. Ancak 20-30 cm mesafedeki cisimleri yeni doğanlar bile net görebilmektedir. Altı aylık olduğunda bebeğin görme becerisi yetişkinlerinkine benzer hale gelir.
Bebeğin fiziksel gelişimi onun zihinsel, duygusal ve motor (hareket) gelişimini de doğrudan etkiler. Bunları da Allah izin verirse ilerleyen sayılarda incelemeye çalışacağız.

SPOTLAR

Bebeğin temel besin maddesi ise mümkün olduğunca anne sütü olmalıdır. Hatta ilk 6 ay anne sütü dışında ek gıda verilmemelidir. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de de Rabbimizin “Analar çocuklarını tam iki yıl emzirsinler. Bu, emzirme süresini tamamlamak isteyenler içindir...” (Bakara, 233) buyurması Müslüman ilim adamlarını bu konuyu araştırmaya itmiş, 1037 yılında vefat eden İbn-i Sinâ “Çocuğun emzirilmesi ve beslenmesine gelince, mümkün olduğu kadar anne sütüyle beslenmelidir. Çünkü anne sütü, bebeğin ana karnındayken aldığı gıdaya en çok benzer olanıdır... Ve deneyle sabit olmuştur ki, ana sütü çocuğun sancılarının giderilmesinde son derece faydalıdır... ” sonucuna bin yıl önce ulaşmıştır.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • Merve

    Teşekkürler. Gelişim psikolojisi adlı dersimdeki bebeklerin solunumu neden hızlıdı? konulu ödevime bu yazıdan cevap buldum:)

  • NADİR

    EVET TEŞEKKÜRLER, ÇOK GÜZEL YAZI BENDE OĞLUMU SÜTTEN KESMEK İSTEYEN ANNESİNE KESMEMESİ İÇİN NASİHAT NİTELİĞİNDE YAZI ARIYORDUM, BİLİYORDUMKİ AYETLER VAR AMA AÇIKLAYICI OLMASI LAZIMDI..

2 kişi yorum yazdı.