Özlenen Rehber Dergisi

122.Sayı

Rohingaya (arakan) Müslümanları

Recep Faruk KARABAL Özlenen Rehber Dergisi 122. Sayı
Rohingya Müslümanları, Güneydoğu Asya’da esas olarak Myanmar’ın (Eski adı Burma veya Birmanya) Arakan Eyaletinde yaşayan, mülteci olarak da Bangladeş ve Malezya’da da görülen ve dilleri Hint-Avrupa dil ailesine giren Sünni Müslüman bir halktır. Rohingya halkı, tasavvufu ve Ehl-i Sünnet inancını benimserler. Hükümetin uyguladığı eğitim olanakları kısıtlamaları nedeniyle, birçoğu yalnızca temel İslam bilimleri dalında eğitim görme hakkına sahiptirler.
Eski Rohang denilen Arakan, Bengal Körfezi’nden 360 kilometre sahil şeridi ile Myanmar’ın kuzey-batı kısmında yer almaktadır. Hem kara hem de deniz yoluyla Bangladeş ile 167 kilometre sınırı vardır. Yaklaşık 50 bin km’lik bir yüzölçümüne sahiptir.
İslam’ın Arakan’a ulaşması 8. yüzyılda Arap tüccarlar vasıtasıyla olmuştur. 15. yüzyılın başında Kral Narameikla’nın İslamiyet’i seçmesinin ardından Arakan İslam Krallığı kurulmuş ve bu tarihten sonra İslamiyet bölgede hızla yayılmıştır.
1784 yılında başlayan Burma işgali sırasında Arakan’ın iki yerli halkı Rohingya Müslümanları ve Budist Rakhineler büyük baskı ve zulüm görmüştür. Bu dönemde Burmalıların zulmünden kaçan binlerce Arakanlı Hindistan’a sığınmak zorunda kalmıştır. 1826 yılında İngilizlerin bölgeye hakim olmalarının ardından Burma işgali sona ermiş ve ardından 120 yıl sürecek İngiliz işgali başlamıştır.
Arakan’ın yerlileri olan Müslüman Rohigyalar ve Budist Rakhineler, 19. Yüzyıla kadar barış içerisinde yaşamışlardır. Ancak 1826’da başlayan İngiliz işgalinin ardından Burma’yı işgalden kurtarma amacı güden Takin Partisi Budist Rakhineleri Müslüman Rohingyalara karşı kışkırtmaya başlamıştır. 1937 yılında İngiliz sömürge durumu korunarak Hindistan’dan ayrılan Burmada Takinler yönetimdeki bütün gücü ele geçirmişlerdir. Müslümanların Budizm için büyük tehlike oldukları ve engellenmezlerse güçlenerek Budistleri yok edecekleri yönündeki propagandalarla halklar arasında düşmanlık tohumlar atılmış ve Rakhineler Burma idaresi altında yaşamayı, Müslümanlarla bir arada özgür olarak yaşamaya tercih etmişlerdir.
İngilizlerin bölgeden çekilmesinin ardından ilk büyük katliam 1942 yılında yaşanmış, yalnızca 40 günde 150 bin Müslüman katledilmiştir. O gün bu gündür baskı ve katliamlar aralıksız sürmüştür. Bugün Myanmar’ın nüfusu yaklaşık 50 milyondur. Müslümanların toplam nüfusu ise 8 milyonu bulmaktadır. Bunlardan 4 milyonu Rohingya (Arakan) Müslümanlarıdır. Birmanya (Myanmar) Budist cuntasının uyguladığı sistematik baskılar ve ayrımcılıklar sebebiyle Müslüman Rohingya halkının 1,5 milyonu başka ülkelerde çok zor şartlar altında mülteci olarak yaşam mücadelesi vermektedir. Bunlardan 600 bini Bangladeş, 350 bini Pakistan, 400 bini Suudi Arabistan, 100 bini ise Tayland ve Malezya’da barınmak zorunda bırakılmıştır. Arakan’da kalanlar ise toplu katliamlara maruz bırakılmaktadır.
Arakan’dan ayrılmayan ya da ayrılamayan Müslümanlar akıl almaz işkence ve katliamlara maruz kalırken, başka ülkelere göç ederek mülteci durumuna düşenler de maalesef oralarda yaşam mücadelesi vermek durumunda kalıyor. Geçen yıl Dışişleri bakanımız Ahmet Davudoğlu ve başkanımızın eşi Emine Erdoğan tarafından ziyaret edilerek gündeme taşınan Bangladeş’teki kamplardaki vahim durum hem onları, hem de ziyarette hazır bulunan habercileri göz yaşlarına boğmuştu.
Yıllar boyunca binlerce Rohingyalı komşu ülkelerden Tayland’a da iltica etti. Tayland-Myanmar sınırında 9 kampa yerleştirilmiş yaklaşık 100 bin mülteci bulunmaktadır. Yakın geçmişte pek çok Müslüman, Tayland güçleri tarafından botlara balık istifi doldurularak boğularak veya açlıktan-susuzluktan ölmeleri için açık denizlere sevk edildi. Şubat 2009’da Tayland ordusunun 190 Rohingyalı mülteciyi botlara istifleyerek açık denizlere sürdüğü kayıtlara geçmiştir. Ayrıca Şubat 2009’da Endonezya makamları tarafından kurtarılan mültecilerden bir grup Tayland ordusu tarafından işkence gördükten, sonra açık denizde terk edildiklerine dair üzücü hikayeler anlattılar. Şubat ayı sonu itibariyle açık denizlere bırakılan beş bottan dördü batmış ve biri karaya oturmuştur. 12 Şubat 2009’da Tayland Başbakanı Abhisit Vejjajiva "bazı durumlarda" Rohingya halkının, açık denizlere salındığını kabul etti.
"Sanırım bu insanların açık denizlere bırakıldığına dair bazı kayıtlar var..... Bu uygulamalar yalnızca yeterli miktarda yiyecek ve su temin edildikten sonra gerçekleştirilmişlerdir.... yine de mültecilere karşı gerçekleştirilen bu muamelenin hesabı sorulacaktır." sözleriyle bu insanların nasıl ölüme terk edildiklerini resmî olarak itiraf etmiştir.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre ’dünyanın en fazla eziyet gören etnik guruplarından biri’ olmalarına rağmen, şimdiye kadar uluslararası toplumdan ne Arakan’daki katliamlara ne de mülteci durumundakilerin maruz bırakıldıkları eziyet ve dışlanmışlıklara karşı ciddi bir tepki yükselmedi. Aksine ne tezattır ki, Myanmar’ın şu anki lideri olan ve geçen yıldan beri devam eden katliamlara sessiz kalan Aung San Suu Kyi Nobel Barış Ödülü sahibidir. Yine Nobel Barış ödülü sahibi Budist lider Dalai Lamaa da Budist Myanmar’da Müslümanlara karşı gerçekleştirilen toplu katliamlara dair henüz bir açıklamada bulunmadı. Şu ana kadar en ciddi tepkiyi bölgeye dışişleri bakanını yollayan Türkiye gösterdi.
Türkiye’nin gayretleri sonucu 10 ay önce İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde ’Myanmar Temas Grubu’ kuruldu. Geçtiğimiz ay Cidde’de İslam İşbirliği Teşkilatı Myanmar Temas Grubu toplantısına katılan Dışişleri Bakanı Davudoğlu 7 maddelik öneri paketi sundu. Davudoğlu özellikle, İİT Rohingya Temas Grubu’nun, Müslümanların gerçek durumunu görebilmek için Myanmar’a ziyarette bulunması gerektiğini vurgulayarak, Müslüman liderlerin, sivil toplum örgütlerinin görüşlerini kendi meslektaşları ile paylaşmalarının gerekliliği üzerinde durdu.
AA muhabirine konuşan Arakan’daki El-Feyyadi adlı yardım kuruluşunun eğitim ve proje sorumlusu Muhammed İdris’in "Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun bölgeyi ziyareti Rohingya Müslümanlarının durumunu çok etkilendi. Artık Myanmar hükümeti, olaya eskisi gibi bakmıyor. Davutoğlu’nun bölgeyi ziyaretinin ardından İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Birleşmiş Milletler’in (BM) konuyla daha fazla ilgilenmeye başladı. İslam dünyasındaki liderleri Rohingya sorununun uluslararası sahada gündeme gelmesi için bölgeyi ziyaret etmeye çağırıyoruz.’ sözleri Türkiye’nin çaba ve önerilerinin yerindeliğini ortaya koymaktadır.
Özlenen Rehber Dergisi olarak bizler de konuyu bir kez daha gündeme taşıyarak, okurlarımızın en azından dualarında Arakanlı Müslüman kardeşlerimizi hatırlamalarına vesile olabilmek, onlar için açılan yardım kampanyalarına destek olunmasını teşvik gayesiyle bu dosyayı hazırladık. Rabbimizden tüm mazlum kardeşlerimiz için nusret diler, ümmet için birlik ve dirlik niyaz ederiz.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

1 kişi yorum yazdı.